Kalp Krizi Belirtileri

9 Temmuz 2008 Çarşamba | | 0 yorum |

Kalp krizi sizi kandırmasın!

Kalp krizinin en tipik belirtisi göğüs ağrısıdır. Kalp krizi geçiren hastalar baskı tarzında, beraberinde terlemenin de olduğu, bazen kusmanın eklendiği, çok şiddetli, sanki göğüs kafesi bir mengene ile sıkıştırılıyormuş gibi bir ağrıyı tarif ediyorlar.

Yürürken ya da son birkaç haftadır kısa süreli dinlenme esnasında ağrısı olan hastalar ağrının karakterini zaten tanıdığına ve bu kişilerin ağrının çok daha şiddetlendiğini fark edebildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Kalp Sağlığı Bölümü Direktörü Prof. Dr. Sertaç Çiçek ani gelen kalp krizinin belirtilerine dikkat çekiyor.

Ağrıyı Tanımayan Gençler Tehlikede!

Ancak gizli kalp krizinde asıl önemli olan olayın farkında olmayan daha genç ya da öncesinde yürürken ya da istirahat anında kısa süreli ağrılar yaşamamış hastalar. Bunlar ağrıyı bilmiyorlar, bu yüzden de o gelen ağrıyı bazen kas ağrısı olarak yorumlayabiliyorlar. Bu da bu kişilerin hastaneye başvurma süresini uzatıyor. Ayrıca sırt, sol kol ağrısı ve bazende mide ve hatta çene ağrısı şeklinde ağrıların altında kalp krizinin bulunabileceğini atlamamak gerek.

Yaşlılarda Ağrısız Kalp Krizi...

Diabetiklerde ve yaşlılarda hiç ağrı yakınması olmadan sadece ani başlayan nefes darlığının nedeninin kal krizi olabileceğini unutmamak gerekiyor.


Şikayetler 20 dakikada geçmezse, doktora başvurun

Kalp krizi sırasında ağrı başladıktan sonra ilk 20 dakikadan itibaren hücre ölümü başlar. Eğer hemen müdahale edilemezse, ilk saatlerde o dokunun önemli bir kısmı kaybedilir. 6. saate geldiğiniz zaman kaybettiğiniz canlı doku miktarı yaklaşık yüzde 90’ın üzerine çıkıyor. Dolayısıyla ağrının başlangıcı ile damarın açılması arasında geçen süre çok kritik bir süre. Önemli olan bu sürede en kısa zamanda müdahale etmek. Dolayısıyla hastanın bahsedilen yakınmaları başladıktan sonra 20 dk da geçmediyse en kısa zamanda hastaneye gelmesini ve bir kalp elektrokardiyografisi (EKG) çektirmesini tavsiye ediyoruz.


Kriz anında hemen hastaneye gidilmeli.

Kalp krizinin başlangıç dönemi en riskli dönem olup ölümlerin yaklaşık yarısı hastaneye ulaşmadan olduğu için kalp krizi geçirdiğini düşündüğümüz birini en kısa zamanda rahat hava alabileceği bir pozisyonda hastaneye yetiştirmek en uygun olacak yaklaşımdır. Çünkü kalp krizi esnasında yapılması gereken müdahaleler ancak deneyimli sağlıklı personeli tarafından gerçekleştirilebilecek işlemlerdir.

Yanınızda biri kalp krizi geçiriyorsa, bir asprin çiğnetin.

Eğer kalp krizi geçirdiğinden şüpheleniyorsanız, hastayı rahat edeceği bir pozisyona alınız ve varsa sıkı giysilerini (kravat vb) gevşeterek rahat etmesini sağlayınız ve sakinleştiriniz. Daha önce göğüs ağrısı olup olmadığını ve bu nedenle ilaç kullanıp kullanmadığını sorunuz. Hasta eğer kullanıyorsa dil altına nitrogliserin tableti yerleştirmesine yardımcı olunuz. Eğer varsa bir tablet aspirin çiğnetmenin faydası olacaktır. Bu esnada acil yardım isteyiniz. Hasta şuursuz ise önce ilkyardım numarasını arayıp daha sonra kalp akciğer masajına başlayınız

Kaynak: www.milliyet.com.tr

Sütü Sevmeme Nedenleri

| Etiketler: | 0 yorum |

Sütü sevmeme nedenimiz ırksal!

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sema Aydoğdu, Türk toplumumunun süt sevmemesinin nedeninin ırktan kaynaklandığını söyledi.

Orta Asya'dan göçerek Anadolu'ya gelen insanların genetik yapısında farklılık olduğunu söyleyen Pediatrik gastroenterolog Prof. Dr. Sema Aydoğdu, “Genellikle Türk kökenlilerde 3-3.5 yaşından sonra bağırsaklarımızda sütün şekerini (laktoz) sindirmeye yarayan laktaz enzimi düşüyor. Dolayısıyla süt içtiğimiz zaman, bu sindirimdeki problemden dolayı, bulantı, karında şişkinlik, gaz, gerginlikler oluyor. Bazı insanlarda şiddetli karın ağrısı, ishale kadar gidebiliyor. Bunun sorumlusu, tamamen bağırsaklarımızda sütün şekerini sindirecek yeterli enzimin olmaması. Türk toplumunda yüzde 50-70 oranında rastlanan durum bu. O yüzden Türkler sütü sevmiyorlar” dedi.
Sütün kendilerini rahatsız ettiğini fark ettiklerinde Orta Asya'dan Anadolu'ya göçerken de yoğurdu keşfettiklerini belirten Prof. Dr. Aydoğdu, “Dünyada yoğurdun ilk kez Türkler tarafından yapılmasının altında bu neden yatıyor. Sütü içemediğimiz için bunu fermente ederek asit hale getirmişiz. Yoğurt yapıldığı zaman sütün şekeri laktoz, laktik asite çevrilmiş oluyor. Yani bir çeşit sindirim uygulamış oluyor, bakteriler bunu sindirmiş oluyor. Sonuçta biz rahatlıkla yoğurt yiyoruz. Hollandalılar'da enzim eksiklikliği gibi bir sorun, sütle sorunu olan kimse yok. Onlar da bu yüzden dünyanın sütçüsü konumundalar. Batılılar bu bakımdan şanslı, Asyalılar olarak bizim böyle bir ırksal özelliğimiz var. O yüzden Türkler sütü sevmez” diye konuştu.

Bu sorun nedeniyle Türkiye'de iki firmanın laktaz içeren süt ürettiğini belirten Prof. Dr. Aydoğdu, sütün en önemli alternatifinin peynir ve yoğurt olduğunu söyledi. Dayanılmayacak kadar rahatsızlık vermemesi halinde sütün tüketilebileceğini, çünkü yol açtığı şikayetlerin geçici olduğunu belirten Prof. Dr. Aydoğdu, şu önerilerde bulundu:
“Eskiden çok problemli olan insanlara biz yurt dışından laktaz enzimi getirtiyorduk, sütün içine onu karıştırıp içiyorlardı. Şimdi alternatif var. Sütün neden olduğu şikayetler geçici, bağırsaktan atıldıktan sonra sorun kalmıyor. Ama yine de süt içilmesi konusunda annelerle çocukları problem yaşıyor. Anneler beslenme açısından sütü her şeyin üstünde tutup, tüketiminde zorlamaya gidiyor. Anneler süte karşı bu şikayetlerden dolayı tepki gösteren çocuklarıyla boşuna uğraşmasın. Beslenme konusunda tartışmasın. Biz sağlıklı büyümek için günde yarım litre süt öneriyoruz. Ancak sorun varsa, sütün her türlü besin değerine yoğurdun, peynirin de sahip olduğunu bilelim. Sütün açığını yoğurtla, peynirle kapatabilirsiniz. Ayrıca ayran aynı şekilde tüketilebilir, ancak sulandırılmış olduğu için miktarı artırılmalıdır. Süt içilmiyorsa yerine sütlü tatlılar alınabilir. Bunda da içindeki şeker, nişasta, göz önünde bulundurularak tüketilmesine dikkat edilmeli.”

Kaynak: www.milliyet.com.tr

Kadınlarda Uykusuzluk Sorunu

| Etiketler: | 0 yorum |

Kadınlar daha uykusuz!

Orta yaşlarda strese bağlı olan uyku sorunu oranı menopozla birlikte yüzde 40’lara ulaşıyor. Aynı yaş grubu erkeklerde oran yarı yarıya.

* Arkadaşına gönder
* Sitene ekle
* Sayfayı yazdır

Uyku en temel ihtiyaçlarımızdan biridir. İnsanlar uzun süre uykusuz bırakıldıklarında ki - bu tür deneyler genellikle 3 ila 4 gün sürebiliyor - istem dışı olarak kısa süreli olarak uyuyakalıyorlar.
Uyku yoksunluğu deneylerinde, 3 günün sonunda gerginlik, sinirlilik, zaman algısında çarpıklık, hayal görme, kekeleme, konuşulanları anlayamama gibi belirtiler ortaya çıkıyor.
Bunları giderek ellerde titreme, vücutta yanma, ağrılar ve görme bozuklukları, şüphecilik, hatta paranoyak düşünmeler, ayakta rüya görmeler izliyor. Her insan için gerekli olan uyku süresi ve zamanlaması genetik faktörlerin etkisi ile kişiden kişiye değişiyor. Günlük uyku ihtiyacımızı büyük ölçüde genetik şifremiz belirliyor.

VKV Amerikan Hastanesi Uyku Bozuklukları Kliniği Şefi Dr. Sabri Derman, her insanın kendisi için normal bir uyku süresi olduğunu söylüyor ve ekliyor “günümüzde sadece birkaçı yaygın olarak bilinmesine rağmen sayıları gittikçe artan ve uluslararası uyku bozuklukları sınıflandırmasında listelenmiş toplam 88 hastalık var. Hekimler arasında bile uykunun önemi yeni yeni anlaşılıyor. İnsanlar uykuyla sıkıntıları olsa bile bunun zararlarının farkında değiller.

Yaşlandıkça artıyor

İlk ve ortaöğrenimde çocukların uyku şikâyetlerine yaklaşık yüzde 10, 20 yaşın üstündekilerde yüzde 19’u oranında rastlanıyor. İnsanlar yaşlandıkca uykusuzluktan yakınma oranı artıyor. Kadınlar daha uykusuz. Orta yaşlarda strese bağlı olan, daha sonra menopoz ile birlikte uyku sorunu oranı yüzde 40’lara ulaşıyor. Aynı yaş grubu erkeklerde oran yarı yarıya, yüzde 20. Uykusuzluk çekenlerin yüzde 35’i de uzun süreli ve ciddi boyutlarda olmak üzere uykusuzluk ile iç içe yaşıyor. Türkiye’de oranların Batı ülkelerindekine yakın olduğuna işaret eden araştırmalar var. Bir tahmine göre Türkiye’de 5 milyon kişi ciddi boyutlarda uykusuzluk çekiyor.
Çanakkale çevresinde yapılan 5 bin kişilik bir anket, taramaya katılanların yüzde 28’inin uykusuzluk şikayetleri olduğunu, yüzde 10’unun da 3 haftadan uzun süre ve haftada 3 gece ya da daha fazla sıklıkla uykusuzluk çektiğini gösteriyor. Uzun süreli uykusuzluk çekenlerin yüzde 10’u uyku ilaçları ve antidepresanlardan medet umuyor.

Alkol yerine uyku testi yapılsın

Şehirlerarası yollardaki trafik kazalarının yüzde 32’sinin nedeninin uykusuzluk, yorgunluk, dalgınlık, dikkatsizlik olduğunu söyleyen Dr. Sabri Derman “Alkolün sebep olduğu kazalar ise sadece yüzde 3. Yollarda alkol kontrolü yapılacağına uyku kontrolü yapsalar daha iyi olacak. ABD’den de bir rakam vereyim: Şoförlerin yüzde 30’u hayatları boyunca en az 1 sefer direksiyon başında uyuduklarını bildirmişler. Yaklaşık 150 milyon ehliyetli sürücü var orada! Uykusuzluk yüzünden her sene ortalama 100.000 kaza meydana geliyor. Yorgunluğa bağlı tahmini can, dolayısıyla mal ve iş kaybı 300 milyar dolar! ABD’de özellikle uçak şirketleri, nakliye firmaları ve ordu uyku sağlığına özel önem veriyor” dedi.
Dr. Derman uykusu ile ilgili herhangi bir sorunu olanların en kısa zamanda bir uyku bozuklukları uzmanına başvurmalarını öneriyor. Uyku bozukluklarının teşhis ve tedavisi uyku bozuklukları uzmanı, psikolog, psikiyatrist, kulak-burun-boğaz uzmanı, akciğer hastalıkları uzmanı ve solunum terapisti, kardiyolog, endokrinolog, diyetisyen, nörolog, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı ile pediatrist’ten oluşan bir ekip tarafından yürütülüyor.
Kaynak: www.milliyet.com.tr

Selulitten Kurtulmak İşin Ne Yapmalı?

| Etiketler: | 0 yorum |

50 öneriyle selülitlerinden kurtul!

Biliyor musun, bilimsel rakamlara bakılırsa her 10 kişiden 9'u selülit sorunu yaşıyor! Sen de portakal görünümlü selülitlere sahipsen ve onlarla bir an önce vedalaşmak istiyorsan, senin için tam 50 önerimiz var!

Heygirl Dergisi

1- Bol bol su iç!
2- Vücudundaki fazla suyu atmak için çilek ve kereviz ye.
3- Sık sık yüz!
4- Hızlı kilo alıp vermemeye çalış. Kilonu sabit tut.
5- Aşırı tuzlu yiyeceklerden uzak dur.
6- Şekerli yiyecekleri çok fazla tüketmemeye çalış.
7- Kahve tüketimini en aza indir.
8- Kızartmalara bir süre elveda de; buğulama ya da haşlama yemekleri tercih et.
9- Yeşil çay iç.
10- Asitli içeceklerden uzak dur ve meyve sularına ağırlık ver.
11- Duş yaparken selülitli bölgene soğuk su ile masaj yap.
12- Haftada en az üç kez yürüyüş yap.
13- Günde en az 3 porsiyon mevsim meyvelerinden ye.
14- Selülitli bölgeni duş sırasında tuzla ov ve daha sonra ılık su ile durula.
15- Maydanozu kaynat ve her gün bir bardak suyunu iç.
16- Kuruyemiş, cips gibi atıştırmalıklardan uzak dur.
17- Öğünlerinde kırmızı et yerine, tavuk ve balık gibi beyaz etlere ağırlık ver.
18- Yüksek topuk ayakkabı giyme.
19- Her zaman dik yürü ve dik bir şekilde otur.
21- Mümkün olduğunca stresten uzak dur.
22- Yemek aralarında abur cuburdan uzak dur.
23- Sabah kahvaltısından önce bir bardak limonlu su iç. Dil peyrini hariç, diğer peynirleri yemeden önce suda beklet.
24- Bacak kaslarını çalıştırmak için bisiklete bin.
25- Uzun süre güneşte kalma.
26- Sigara içiyorsan, bu alışkanlığından vazgeç.
27- Pirinç ve patatesi mümkün olduğunca az ye.
28- Yemek yerken lokmalarını iyice çiğne.
29- Öğün aralarında bir şeyler atıştırmak istersen, domates veya yoğurt ye.
30- Fast-food yemeklerden uzak dur.
31- Yemeklerini ayakta değil, oturarak ye.
32- Porsiyonlarını küçük tut.
33- Asitli bir şeyler içmek istediğinde sodayı tercih et.
34- Yağlı yiyeceklerden uzak dur.
35- Tatlı krizine yakalandığında bir kaşık bal veya reçel yemeyi dene.
36- Beyaz ya da kırmızı turp ye; turp vücudundaki fazla suyu atmanı sağlar.
37- Beyaz ekmekten uzak dur. Her zaman tahıllı ekmekleri tercih et.
38- Dar ve bacaklarını sıkan kıyafetler giyme.
39- Ara sıra bacaklarına limon ya da portakal yağı ile masaj yap.
40- Hamur işlerinden uzak dur.
41- Kış aylarında nar, greyfurt ve portakal suyu iç.
42- Ayda bir kez saunaya git ya da sıcak duş al.
43- Düzenli ve derin nefes al.
44- Öğünlerini atlama ve düzenli beslenme alışkanlığı edin.
45- Uyku düzenine özen göster.
46- Meyveni, yemek yedikten iki saat sonra ye.
47- Yatma saatlerine yakın bir şey yeme.
48- Gereksiz yere ilaç kullanma.
49- Her gün en az yarım su bardağı süt iç.
50- Yemek yerken su içme.

Kaynak: www.miliyet.com.tr

Çuha Çiçeginin Faydaları

8 Temmuz 2008 Salı | Etiketler: | 0 yorum |

Çuha Çiçeğinin Faydaları ve Çuha Çiçeğinin Kullanımı
Çuha çiçeğinin bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve kadınların özel günlerinde çektiği baş ve karın ağrılarının giderilmesine yardımcı olduğu açıklandı. Bu bitki ayrıca, menopoz semptomlarını azaltır. Egzama ve sedef hastalarının ciltlerini sağlıklı bir görünüme kavuşturur. Çinko ile birlikte alındığında ergenlik sivilcelerini iyileştirir. Yaşlılık etkilerinin geciktirilmesinde anti-aging olarak kullanılır. Romatizma ve eklem iltihabının sebep olduğu ağrıları azaltır. Kireçlenme sonucu oluşan bel, sırt, diz ve omuz ağrılarına karşı da etkilidir.

Bebeklerde Sağırlığa Erken Teşhis

| Etiketler: | 0 yorum |

Bebeklerin topuğundan alınan kan, daha önce bin bebeği zeka geriliği ve cücelikten kurtardı. Şimdi bu sayede, körlük ile sağırlık da erken tespit edilebilecek. Sağlık Bakanlığı'nın Türkiye geneline yaydığı topuk kanı tarama programıyla, her yıl 1 milyon 300 bin bebeğin kanları incelenecek. Miniklerin kanında yapılacak incelemeler körlük ve sağırlığa neden olan biyotinidaz eksikliğini ortaya çıkaracak. Biyotin vitaminin işlenmesinde görülen bozukluğun erken teşhisi hayati önem taşıyor. Hastalık normalde bebek yemek yemeye başladığında fark edildiği için tedavide geç kalınıyor. Oysa doğumdan sonra alınan topuk kanı rahatsızlığı ele veriyor.

Islak Mayo Enfeksiyonundan Kurtulmanın En Kolay Yolları

| Etiketler: | 0 yorum |

Islak mayo enfeksiyonundan kurtulmanın en kolay yolları

Ne zaman havuza gitsem idrar yolu enfeksiyonu oluyorum. Bu; bende kronik hale geldi. Bu sorundan en kolay nasıl kurtulurum?


İdrar yolu enfeksiyonları özellikle ileri yaşlarda önemli bir sağlık sorunudur. Menopoz dönemindeki kadınlar ve prostat sorunlarının sıklaştığı 40'lı ve 50'li yaşlarına gelmiş olanlar, idrar yolu enfeksiyonlarına daha sık yakalanıyor. Yaz mevsiminin gelmesiyle soluğu tatil yerlerinde alan çocuk ve gençlerde de, bu sorun ortaya çıkıyor. Burada bilmeniz gereken en önemli nokta; idrar yolu enfeksiyonlarının hafif ve kolay tedavi edilebilen hastalıklar olduğudur. Ancak ihmal edildiklerinde, böbreklere kadar uzanan ve kalıcı hasarlar bırakan önemli yan etkileri de olur.

UYKUYU BÖLER!
İdrar yolu enfeksiyonlarında bazen aniden gelen idrar hissi, kişiyi gece yataktan kaldıracak kadar kuvvetlidir. Apar topar tuvalete gidildiğinde sadece birkaç damla idrar yapmak, bu esnada da şiddetli bir yanma hissetmek hiç de hoş olmayan bir durumdur. Kötü kokulu, kanlı veya bulanık idrar, kasık veya böğür ağrısı da idrar yolu enfeksiyonlarının belirtileri arasındadır. İleri yaşlarda hiçbir belirti vermeyebilir. İdrar yolu enfeksiyonu geçirdiğinizden kuşkulanıyorsanız, vakit kaybetmeden hekime başvurun. Doktorunuz idrar analizi ve kültürü ile tüm şikayetlerinizi inceleyecek ve size uygun olan tedaviyi önerecektir.

PAMUKLU ELBİSE GİYİN!
İdrar yolu hastalıklarından, alacağınız şu küçük tedbirlerle korunabilirsiniz:

* Deniz ve havuz ortamının, rüzgarlı havaların ve ıslak mayo ile kalmanın idrar yolu enfeksiyonlarını arttıracağını aklınızda tutun.

* Deniz veya havuzdan çıktığınızda temiz su ile duş alın ve mayonuzu değiştirin. Hava rüzgarlı ise, bel ve kasık bölgelerinizi bir havlu sararak koruyun.

* Prostat sorunu yaşayan erkeklerin ıslak mayolarını değiştirmeleri çok önemlidir. Terlemenin fazla olduğu yaz aylarında sentetik iç çamaşırlarından kaçının. Pamuklu, rahat ve geniş kıyafetler giyin.

* İdrar yollarınızın daha iyi çalışması için günde 6-8 bardak su için. Alkol ve kafeinli içeceklerden ise uzak durun.

* İdrarınız geldiğinde sakın tutmayın. İdrarınızın gelmesini beklemeden 3-4 saatte bir tuvalete gitme alışkanlığı edinin.

* Genital bölgelerinizi kimyasal olmayan hafif sabunlu su ile temizlemek de faydalıdır.
Kaynak: www.sabah.com.tr

LİMONUN FAYDALARI

23 Şubat 2008 Cumartesi | Etiketler: | 0 yorum |

Limon'un Faydaları
Limon asidi yönünden zengin olan bu meyve, hazmı kolaylaştırır. Olgunlaşmış limonun suyu ise kalbi güçlendirir.
Besin değeri:C vitamini, magnezyum ve bakır içerir. Soğukalgınlığı ve strese karşı birebirdir.
Önerimiz: C vitamini oranı daha yüksek olduğundan iyice sararmış olan limonları almayı tercih edin.

MANGONUN FAYDALARI

| Etiketler: | 0 yorum |

Mango'nun Faydaları
Sarı ve turuncu arasında değişen bu hoş kokulu meyvenin tadına en çok olgunken varabilirsiniz. Mümkün olduğunca çiğ olarak tüketin.
Besin değeri: C vitamini, Provitamin A ve B vitamininin tüm türlerini içerir. B vitaminleri sinirler, cilt ve saçlar için çok yararlıdır.
Önerimiz: Buzdolabında saklamayın. Oda sıcaklığında olgunlaşmasını bekleyin.

ÜZÜMÜN FAYDALARI

| Etiketler: | 0 yorum |

ÜZÜMÜN FAYDALARI
İster meyvesini tüketin ister suyunu, üzüm daima sağlık açısından yararlı ve bol bol tüketilmesi gereken bir meyve.
Besin değeri: Potasyum, demir ve bol miktarda magnezyum içerir. Bu maddeler fiziksel ve ruhsal açıdan enerji verir.
Önerimiz: Üzümleri sıcak suyla iyice yıkayın. Ancak bu şekilde üzerine yapışan tarım ilaçlarından arındırabilirsiniz

PORTAKALIN FAYDALARI

| | 0 yorum |

PORTAKALIN FAYDALARI
Portakal için 'tanrıların armağanı' denir. Bu iddianın gerçeklik payı çok büyük. Çünkü yüksek miktarda beta karoten ve C vitamini içeren portakal, enfeksiyonlara karşı mükemmel bir koruma sağlıyor. Ayrıca portakalın beyaz etinde ve kabuğunun altında kanser ve kalp krizi riskini azaltan maddeler bulunuyor.
Besin değeri: C vitamini ve selenyum açısından çok zengin olan portakal, stres ve ateşli hastalıklara iyi geliyor.
Önerimiz: Sıvıyağ veya margarin sürülmüş ekmek eşliğinde tüketin. Böylece vitaminin vücut tarafından alımı kolaylaşır.

ELMANIN FAYDALARI

| Etiketler: | 0 yorum |

Elma
Ona kısaca meyvelerin sağlık pınarı veya meyvelerin kraliçesi diyebiliriz. Günde 1 – 2 elma yemek sağlık açısından oldukça yararlı.
Besin değeri: Bol miktarda C vitamini ve potasyumun yanı sıra elmada daha birçok yararlı besin değeri bulunuyor. Bunların başında organik asitler, eterik yağlar ve petkin geliyor. Petkin vücudu toksinlerden arındırır, kolesterolü düşürür ve şekeri dengede tutar. İçerdiği maddeler bakterilerin vücudunuzu etkilemesini önler.
Önerimiz: Elmayı daima kabuğuyla yiyin. Çünkü vitamin ve değerli maddeler kabuğun altındaki kısımda bulunuyor.

HAMİLELİĞE NASIL HAZIRLANMAK GEREKİR

22 Şubat 2008 Cuma | Etiketler: | 0 yorum |

Hamileliğe hazırlanın!
Hamileliklerin ancak yüzde 50’si planlı gerçekleşiyor. Yakın bir zamanda hamilelik düşünenlerin, yaşam tarzını daha sağlıklı bir hale getirmesi gerekiyor.


7 Şubat 2008 Perşembe
Türk Böbrek Vakfı Hizmet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op.Dr. Sait Halil, hamilelik öncesi kadınlara düşen görevler hakkında şu önerilerde bulunuyor;

Sigarayı bırakın. Sigara; düşük, ölü doğum, erken doğum ve düşük doğum tartılı bebek gibi riskleri artırır. Sigara çocuğunuzun yeni yürümeye başladığı dönemleri ve hatta sonrasını da etkiler. Bu etkilerin en başında, solunum yolları hastalıkları gelir.
İçkiyi kesin.
Kilonuza dikkat edin. İdeal kiloda olmak gebe kalmayı kolaylaştıracağı gibi, hamilelik döneminizi de rahat geçirmenizi sağlar. Çok zayıf olmak, döllenme şansını azaltır, çok kilolu olmak da hamilelik sırasında oluşabilmesi muhtemel yüksek tansiyon, diyabet gibi hastalıkların riskini artırır.
Sağlıklı bir hamilelik için düzenli doktor kontrollerini ihmal etmeyin.
Folik asit içeren gıdalar tüketin. Folik asit, içerdiği büyük ölçüdeki B vitamini ile nöral tüp defektini (spina bifida) engeller. Hamile kalmayı denemeden önce alınmaya başlanması tavsiye edilir. Yeşil sebzelerde, portakalda, kahvaltılık gevreklerde bulunur.
Kaynak: www.milliyet.com.tr

ÇATLAKLAR NASIL OLUŞUR VE ÇATLAKLAR NASIL TEDAVI EDILIR

| Etiketler: | 0 yorum |




Çatlaklar nasıl oluşur ve vücudun hangi bölümlerinde daha sık görülür? Oluşumunu önlemek ve mevcut olanları tedavi etmek mümkün mü?


8 Şubat 2008 Cuma
Ailem ve Ben Dergisi

Uzmanlar, çatlakların büyüme çağındaki genç kızlarda, gebelerde ve kortizon tedavisi sonucunda ortaya çıkabileceğini belirtiyor.


Vücut çatlaklarını tıpkı birer yara izi gibi değerlendirmek mümkün. Cilt aşırı derecede basınçla karşılaştığında yıpranır. Dolayısıyla cildin yapısı bozulur ve çatlaklar ortaya çıkar. Önceleri pembe renkli olan bu çatlaklar zamanla beyaza yakın bir renk alır. Ciltteki bu noktalar bronzlaşmaz ve gözden kaybolmaz. Bu çatlakları ortadan kaldırmaktansa çatlak oluşumunu önlemek daha kolaydır. Çatlakların ortadan kaldırılması için ise, çoğu zaman basit estetik müdahalelere veya kozmetik ürünlerine ihtiyaç duyulur.

Soğuk suyla duş yapmak en iyi çözümlerden biri. Duşu çatlakların bulunduğu bölgenin üzerine tutarak dairesel hareketlerle gezdirmek de kan dolaşımını artıracağı için, yeni oluşmuş taze çatlakların ortadan kaldırılması için etkili bir yöntem. Bu şekilde hücreler canlanarak yeniden elastik bir yapıya kavuşacak, dolayısıyla da çatlaklar kaybolacaktır.

Nerelerde daha sık görülür?

Çatlaklara daha çok göğüs, karın ve bel çevresinde rastlanır.

Göğüsler:

Vücudun en nazik organları arasında yer alırlar. Göğüsleri saran doku oldukça ince ve hassastır. Bu bölgedeki çatlaklar gelişme çağında bile oluşabilir. Buna rağmen çatlakların çoğunlukla doğum sonrasında ortaya çıktıkları görülür.

Karın:

Bu bölgede ortaya çıkan çatlakların oluşumunda da gebelik dönemi önemli bir rol oynar. Genişleyen karın yüzeyi yıpranır ve esnekliğini kaybeder. Vücudun bu bölgesinde çatlak oluşumunu önlemek için cilde badem yağıyla masaj yapmak ve kozmetik ürünlerden faydalanmak olumlu sonuç verir.

Bel çevresi:

Daha çok bel çevresiyle belin üst kısmında görülen çatlaklar her yaşta ortaya çıkabilir. Cinsiyet farkı gözetmeksizin kadın ve erkekte meydana gelen bu tür çatlakların en önemli nedenlerinden biri; kısa zamanda çok miktarda kilo alıp vermektir. Bu şekilde oluşan çatlakları önlemek için doğru beslenme alışkanlıkları edinmek ve kilo alıp vermekten kaçınmak önem taşır.

Kozmetik ürünlerinin etkisi

Vücudun her bölgesinde kullanılabilen kozmetik ürünleri, içeriklerinde yer alan kolajen, hyalüranik asit, elastin ve vitaminler sayesinde cilde tekrar esneklik kazandırırlar. Günde 1 kez, çatlakların bulunduğu bölge üzerine hafif bir şekilde masaj yaparak uygulayacağınız kremler sayesinde istenen etkiyi elde edebilirsiniz.

Çatlaklar oldukça belirgin ve beyaz renkliyse, genellikle kozmetik ürünler ve soğuk duş gibi çözümlerle yeterli etki sağlanamaz. Bu yöntemler sadece başka çatlakların oluşumunu önlemek amacıyla kullanılabilir. Beyaz renkli ve oluşumu uzun zaman öncesine dayanan çatlaklardan kurtulmak için tıbbi uygulamalara ihtiyaç duyulur.

Bu uygulamaları şöyle sıralamak mümkün:

1) Bitkisel peeling:

Bitkilerden oluşan toz halindeki özel bir karışım, özel losyonuyla sulandırılarak çatlakların olduğu bölgeye masaj hareketleriyle uygulanıyor. Uygulama yapıldıktan 1 hafta sonra ciltte soyulma meydana geliyor. Bu şekilde derideki düzey farklılıkları azaltıldığı gibi, bitkilerin özellikleri nedeniyle cildin kan dolaşımı uyarılıyor. Bunun sonucunda da gergin ve canlı bir görünüm ortaya çıkıyor. Bu işlem, çatlaklar çok ileri düzeyde olmadığı takdirde, karın gevşeme ve sarkmalarında da uygulanıyor.

2) AHA peeling:

Glikolik asit kullanılarak yapılan AHA peeling, yeni başlayan dikey çatlakların tedavisinde etkili bir yöntem. Vücut bölgesi önce glikolik asit içeren temizleyicilerle temizleniyor. Arkasından glikolik asidin yüzde 40’tan başlayan konsantrasyondaki solüsyonları uygulanıyor. Seanslar haftada 1 kez yapılıyor ve seans sayısı kişiye göre değişiyor.

3) İontoferez:

Bu yöntemle çatlakların altında eksilen kolajen yapının uyarılması ve doldurulması amaçlanıyor. Bunun için kolajen içeren ampüller cilde sürülüyor. Ardından yaklaşık 5 - 6 dakika kadar galvanik akım veriliyor ve kolajenin cildin alt tabakasına iletilmesi sağlanıyor. Haftada 2 - 3 seans şeklinde uygulanıyor. Ortalama 2,5 - 3 aylık bir tedavi süresi gerektiriyor.

Beslenmeye dikkat

Cildin esnek ve formunda olması için sadece dıştan korunması değil, içten de beslenmesi gerekiyor. Cildinize gereken özeni göstermek istiyorsanız, öncelikle işe beslenme düzeninizi değiştirerek başlamalısınız. Bu yüzden yediklerinize dikkat etmenizde fayda var.
• Yoğurt, süt, taze sebze ve meyveleri masadan eksik etmeyin.
• Serbest radikallerle savaşarak hücre yenilenmesinde önemli bir rol oynayan E ve C vitamini içeren yumurta, süt ve süt ürünleri gibi besinleri tercih edin.
• Vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olan besinleri tüketin. Böylece daha parlak ve sağlıklı bir cilde sahip olabilirsiniz.
• Günde 1 - 1,5 litre su içmeyi ihmal etmeyin. Cilde gereken nemi sağladığınız takdirde esnekliğini uzun bir süre koruyabilirsiniz.

Çatlakları önlemek için öneriler

Bütün rahatsızlıklarda olduğu gibi, vücut çatlaklarının da oluşmasını önlemek, tedavi etmekten daha kolaydır. Bunun için de öncelikle cildin elastikiyetinin sağlanması gerekir. Ayrıca bazı hususlara da dikkat etmelisiniz:
• Kısa zamanda aşırı miktarda kilo alıp vermekten kaçının. Cilt, vücuttaki yağ miktarının artıp azalmasıyla birlikte aynı hızda esnemeyi başaramadığı için yıpranır ve çatlaklar oluşur.
• Cildin elastikiyetini kazanması ve koruması için çaba sarf edin. Bu amaçla yumuşatıcı yağlar, A, E ve F vitamini, kolajen, elastin ve hyalüranik asit yönünden zengin çatlak giderici kozmetik ürünleri düzenli olarak kullanmayı alışkanlık haline getirin.
• Çok dar giysiler giymemeye özen gösterin. Bu tür giysiler kan dolaşımını güçleştirerek, cilde gereken oksijenin sağlanmasını engeller. Oksijen almayan cilt yeteri kadar beslenemediği için daha kolay yıpranır ve deformasyona uğrar.

Kaynak: www.milliyet.com.tr

SPOR YAPMADAN FORM NASIL TUTULUR

| Etiketler: | 0 yorum |

SPOR YAPMADAN FORM NASIL TUTULURHer hareketinle form tut!
İstedikten sonra yer ve zaman hiç sorun değil. Sen de “spor yapacak vaktim yok” diye bahanelere sığınma, form tutmaya bir an önce başla.

Telefonda konuşurken

Arkadaşlarınla uzun süren telefon sohbetleri yaparken bir yandan da spor yapabilirsin. İşte sana basit bir hareket; Ayakta dur, sağ elinle telefonu tutarken, sol elinle sol ayak bileğini tut ve arkaya doğru esneme hareketleri yap

Bilgisayar başında

Bilgisayar başında saatlerce oturmak ve ekrana kilitlenip kalmak bel ve boyun ağrıları yaşamana neden olabilir. Bu yüzden ara sıra boyunu ve vücudunu sağa ve sola doğru hareket ettirmeyi unutma. Ayrıca bilgisayar başında bir elin mouseğu kumanda ederken diğer elini de dumble ile çalıştırabilirsin.


Hafta sonlarında

Günde sadece 5 dakikanı ayırarak ip atlayabilir, böylece hem bacak hem de kol kaslarını çalıştırabilirsin.

Müzik dinlerken

Hareketli parçalar eşliğinde dans ederken bir yandan da bolca kalori yakmış olacaksın!

Televizyon izlerken

Akşamları televizyon izlerken,uzandığın koltukta birkaç hareket yapmaya ne dersin? İşte yapabileceklerinden biri; Koltuğa yan bir şekilde uzan, bacağını yukarı doğru kaldır ve indir. Ayrıca sırt üstü uzanıp bisiklet çevirme hareketi de yapabilirsin. Yap Miskin miskin oturmak ve zap yapmak yerine müzik dinleyerek dans edebilirsin. Böylece hem tüm vücudun hareket edecek hem de beynin dinlenecek!
Kaynak: www.milliyet.com.tr

UÇAK FOBİSİNİ YENMEK İÇİN NE YAPMALI

| Etiketler: | 0 yorum |

Uçak fobini yen!
Uçak yolcularının neredeyse yarısı uçakta huzursuz oluyor. Çünkü uçmaktan korkuyorlar. Oysa bu korkuyu yenmek mümkün.

Günümüzde en yaygın fobilerden biri uçak fobisi. Daha doğrusu bu fobiyi yaşayanlar uçaktan değil, uçmaktan korkuyor. Bazıları uçaktaki hareket alanının kısıtlı olmasından şikayet eder, bazıları ise uçağın bu kadar yükseklerde uçmasından. Başkaları için en büyük sorun kendi kaderlerini bir pilotun ellerine bırakmaktır.
Uçak fobisi yaşayan insanlar uçağa binince nefes almakta zorlanır, panikler, terler, kalp atışları hızlanır. Buna tek çözüm; araba, tren veya deniz yoluyla seyahat etmek değildir.
Kendinize hareket alanı yaratın. Eğer uçak fobiniz varsa ve sizin için en büyük sorun uçaktaki mekanın çok dar olması ise, bilet alırken çıkışlara yakın koltukları talep edin. Oradaki koltuklar daha rahattır.

Sıkıldıkça koridorlarda biraz dolaşın. Hosteslere uçmaktan korktuğunuzu açıkça söyleyin. Sakın alkol, kafeinli içecekler veya sakinleştirici ilaçlar almayın, çünkü bunlarla birlikte korkularınız daha da artabilir. Uçuş boyunca bol bol su için ve eğlenceli bir kitap veya sevdiğiniz bir dergi okuyun. Yanınızdaki koltukta oturan arkadaşınızla konuşmak da iyi bir çözüm olabilir. Kısacası, rahatlamaya çalışın. Bunun için en iyi yöntem 'Jacobson yöntemidir'

Derin bir nefes alın. Tüm kaslarınızı sıkmaya çalışın. Birkaç saniye sonra kaslarınızı serbest bırakın, nefes verin ve gevşeyin. Nefes alıp verin ve içinizden sürekli 'rahatla, rahatla' diye tekrarlayın. Bu kelimeyi heceleyerek ve heceleri nefes alıp verirken söyleyin.

Eğer bu öneriler işe yaramıyorsa, mutlaka bir uzmandan yardım isteyin. Psikologlar uçak korkunuzun sebeplerini size açıklayacak ve bunlarla nasıl başedeceğiniz, bunları nasıl yeneceğiniz konusunda size yardımcı olacaklardır.

Eğer arzu ederseniz, uzman pilotlara sorular sorabilirsiniz. Onlar size uçak ve uçuşla ilgili teknik ve rahatlatıcı bilgiler vereceklerdir. Böylece daha bilinçli seyahat edebilirsiniz.
KAYNAK: www.milliyet.com.tr

HANGİ BESİNDEN NE KADAR TÜKETMELİ

| Etiketler: | 0 yorum |



Hangi besinden ne kadar tüketmeli?
Vücuda gereken vitamin ve mineralleri tam anlamıyla sağlamak için, sürekli aynı tür yiyeceklerle beslenmek ve bazı yiyecekleri hiç tüketmemek doğru değil.


22 Şubat 2008 Cuma
O halde beslenme uzmanlarına kulak verin ve her besinden mutlaka belli oranlarda tüketin.

Sebze ve meyvenin faydalarını artık hepimiz biliyoruz. Herbiri, vücudumuza sağladığı farklı etkilerle mutlaka tüketilmesi gereken besinler arasında yer alıyor. Karnabaharı bir düşünün; antioksidan maddeler açısından hayli zengin olan bu sebzenin vücutta tümörlerin oluşmasını engellediğini biliyor muydunuz? Bir de şarküteri ürünlerini düşünün; yemesi keyifli olsa da sindirilmeleri konusunda aynı şeyi söylemek mümkün olmuyor. Ancak bu tür besinleri de soframızdan tamamen kaldırmak doğru değil. Sadece miktarına ve ne sıklıkla yediğimize dikkat etmemiz gerek! Uzmanların da belirttiği gibi, sağlıklı beslenme konusunda atılacak ilk adım; her besinden az miktarda tüketmekten geçiyor. Kısacası, dengeli beslenme için hiç bir besinin göz ardı edilmeden tüketilmesi önem taşıyor. Ancak tahıl, et, sebze ve meyve gibi besin grupları arasında belli bir düzen kurmak şart. Bu besin gruplarından alınması gereken toplam miktarı iyi ayarlamak için size sunduğumuz besin rehberinden faydalanabilirsiniz.

Tahıllar
Günde 2 ya da 4 porsiyon tüketilebilir. Bir porsiyonu 50 gram ekmek, 25 gram peksimet, 80 gram makarna, 70-80 gram pilava eşdeğerdir.

Baklagiller
Haftada 1 ya da 2 porsiyon tüketilebir. Bir porsiyonu 30 gram taze baklagil ya da 100 gram kuru baklagile eşdeğerdir.

Süt ve süt ürünleri

Günde 1 ya da 2 porsiyon tüketilebilir. Bir porsiyonu 1 bardak süt, 1 kase yoğurt, 100 gram kaşar peyniri ya da 50 gram beyaz peynire eşdeğerdir.

Et, balık ve yumurta
Haftada bir kez kırmızı et, haftada üç kez beyaz et, haftada iki-üç kez balık, haftada üç kez yumurta tüketilebilir.

Sebze ve meyve
Günde en az üç porsiyon sebze ve iki porsiyon meyve yemelisiniz. Bir porsiyonu; 50 gramı salatada tüketilmek şartıyla 150 gram sebze, 150 gram meyve ya da meyve suyuna eşdeğerdir.

Yağlar
Günde 1-3 porsiyonu aşmamak gerekir. Bir porsiyonu bir kaşık zeytinyağı, bir tatlı kaşığı tereyağı ya da margarine eşdeğerdir.


TAHIL VE KURU BAKLAGİLLER
Vücudumuz için büyük enerji kaynağıdır. Doymuş yağlar ve kolesterol içermezler, protein yönünden zengindirler.

Makarna
Özelliği: Bağırsakları çalıştıran lifler açısından çok zengindir. Kısa zamanda vücutta tokluk hissi yaratır. Karbonhidratları enerjiye dönüştüren B1 vitamini içerir. Protein açısından da zengindir.

Ne kadar:70-80 gramlık porsiyonlar halinde, haftada iki kez tüketilebilir.

100 gramı: 331 kalori, 12.5 gr protein, 65.8 gr karbonhidrat, 2 gr yağ, 6 gr lif.

Pirinç
Özelliği: Buharda pişirilirse diğer tahıllara oranla daha besleyicidir. Buharda pişirme esnasında vitamin ve mineraller pirinçlere daha iyi nüfuz eder.

Ne kadar: 60-70 gramlık porsiyonlar halinde haftada en az bir kez tüketilebilir.

100 gramı: 337 kalori, 0.34 mg B1 vitamini, 60 mg kalsiyum, 200 mg fosfor, 150 mg potasyum.

Ekmek
Özelliği: Sanıldığının aksine sadece nişasta değil, bitkisel proteinler ile besinleri enerjiye çevirmek için gerekli olan B1, B2 vitaminlerini de içerir.

Ne kadar: Günde en fazla 50 gr ekmek tüketilmesinde yarar vardır.

100 gr: 289 kalori, 0.4 gr yağ, 8.6 gr protein.

Mercimek
Özelliği: Vitamin ve mineraller açısından en zengin kurubaklagildir. B1 ve B6 vitamini içerir. Magnezyum, folik asit, fosfor ve demir açısından zengindir. Bağışıklık sistemini güçlendiren çinko da içerir.

Ne kadar: Haftada 1-2 kez, 50 gr makarna ekleyerek pişirilmiş 30-40 gr mercimek tüketilebilir.

100 gramı:291 kalori,0.47 mg B1,2 mg B6,8 mg demir,83 mg magnezyum,2.9 mg çinko.


SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ
Süt, kemik ve diş sağlığı için gerekli kalsiyumun en büyük kaynağıdır. Bol protein içerir. Sütü sindirmekte güçlük çekenlerin, sindirimi daha kolay olan yoğurt ve peynire yönelmesi tavsiye edilir.

Beyaz peynir
Özelliği: Kalsiyum ve protein açısından zengindir.

Ne kadar: Sabah kahvaltısında küçük bir parça peynir tüketilebilir, salataya eklenerek de yenebilir.

100 gramı: 146 kalori, 8.8 gr protein, 10.9 gr yağ, 295 mg kalsiyum, 128 mcg A vitamini.

Yoğurt
Özelliği: İçerdiği mineral ve vitaminler, hemen hemen sütle aynıdır. Süte göre sindirimi daha kolay olan yoğurdun içeriğindeki maya, bağırsaktaki bakteri tabakasının dengelenmesine yardım eder.

Ne kadar: Diğer süt ürünleriyle dengelenerek günde bir kase yoğurt tüketilebilir.

100 gramı: 65 kalori, 3.8 gr protein, 3.7 gr yağ, 4.3 gr şeker, 125 mg kalsiyum, 38 mcgr A vitamini.

Kaşar peyniri
Özelliği: Bol miktarda protein içeren kaşar peyniri, ayrıca önemli bir kalsiyum ve A, B6, B12 vitamin kaynağıdır.

Ne kadar: Haftada iki kez 50 gramı aşmayacak şekilde tüketilebilir.

100 gramı: 387 kalori, 33.5 gr protein, 28.1 gr yağ, 1.159 mg kalsiyum, 373 mcgr A vitamini.


Süt
Özelliği: Protein, şeker ve yağlar yönünden çok zengindir. Önemli bir kalsiyum kaynağıdır. Bol miktarda A ve D vitamini içerir.

Ne kadar: Diğer süt ürünleriyle dengeleyerek günde 50-500 ml kadar süt tüketilebilir.

100 gramı: 64 kalori, 3.3 gr protein, 3.6 gr yağ, 4.9 gr şeker, 119 mg kalsiyum, 37 mcgr A vitamini.

ET,BALIK,YUMURTA
Kasların düzgün bir şekilde çalışması, antikor ve alyuvar üretiminin gerçekleştirilmesi açısından büyük önem taşıyan proteinler bu besin maddelerinin ortak özelliğidir. Bunların arasından et, demir yönünden zengin olmasıyla öne çıkar.

Dana eti
Özelliği: Demir açısından hayli zengin bir besin maddesidir. Kansızlık halinde tüketilmesi yararlıdır.

Ne kadar: Haftada 1-2 kez 100 gr tüketilebilir.

100 gramı: (But halinde) 140 kalori, 1.3 mg demir. (Biftek halinde) 103 kalori, 1.8 mg demir. (Fileto halinde) 127 kalori, 1.9 mg demir.

Tavuk
Özelliği: Bir porsiyonu bile vücudun ihtiyacı olan proteinin büyük bir kısmını karşılar. Ayrıca tavuktaki vitaminler, enerji üretimine yardımcı olur.

Ne kadar: Haftada 1-2 kez 120 gram tüketilebilir.

100 gramı: (Derisi alınmış tavuk eti) 108 kalori, 18.5 gr protein, 3.7 gr yağ, 8 mg PP vitamini.

Yumurta
Özelliği: Önemli bir protein kaynağıdır. A ve D vitaminleri açısından zengindir. Bol miktarda kalsiyum, demir, fosfor, potasyum ve çinko içerir.

Ne kadar: Haftada iki ya da üç kez tüketilebilir.

100 gramı: 128 kalori, 12.4 gr protein, 8.7 gr yağ, 225 mcg A vitamini, 210 mg fosfor.

Balık
Özelliği: Beyaz etli ve iri balıklar, vücuda çok gerekli olan selenyum içerir. Hamsi, istavrit gibi küçük balıklar ise iyi bir kalsiyum kaynağıdır.

Ne kadar: Haftada 1-2 kez, 180 gr tüketilebilir.

100 gramı: Mezgit; 71 kalori, 16.5 mcgr selenyum. Dil balığı; 83 kalori, 36 mcgr selenyum. Hamsi; 96 kalori, 0.8 g Omega 3, 148 mg kalsiyum, 22 mg magnezyum, 4.2 mg çinko.

SEBZE-MEYVE
Özelikle A ve C vitamini açısından zengin besin maddeleri olan sebzeler, potasyum, magnezyum, selenyum ve kalsiyum gibi önemli mineralleri de içerir.

Domates
Özelliği: A ve C vitaminleri açısından zengindir. Önemli bir potasyum kaynağıdır.

Ne kadar: Haftada üç kez 150 gr tüketilebilir.

100 gramı: 19 kalori, 135 mcgr A vitamini.

Ispanak
Özelliği: İçerdiği folik asit alyuvar yapımını düzenler.

Ne kadar: Haftada bir kez 250 gr tüketilebilir.

100 gramı: 31 kalori, 2.9 mg demir, 194 mcgr folik asit.

Patates
Özelliği: Daha çok unlu gıdalara benzer. Karbonhidrat, niasin ve potasyum açısından zengindir.

Ne kadar: Ekmekle dönüşümlü olarak haftada en az iki patates tüketilebilir.

100 gramı: 85 kalori, 17.9 gr karbonhidrat, 570 mg potasyum.
Kaynak: www.milliyet.com.tr

BEL AĞRISININ NEDENLERİ

| | 0 yorum |


BEL AGRISININ NEDENLERI
Bel ağrısı en sık karşılaşılan ağrı nedenlerinin başında geliyor. Erişkinlerin yüzde 85’i yaşamlarının bir döneminde en az bir kez bel bölgesinde ağrıdan yakınıyor.


Bel ağrısı şiddetli ya da uzun süreli olduğu zaman kişilerin günlük ve iş yaşamlarını olumsuz yönde etkileyerek, yaşam kalitelerini belirgin derecede düşürebiliyor.

Türk Böbrek Vakfı Hizmet Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü Uzm. Dr. Suna Mahmuti Roylas, bel ağrısının nedenlerini şöyle özetliyor.

1. Beli kötü kullanma: Uzun süre aynı pozisyonda durmak günlük hayatta bel mekaniğine uygun olmayan yanlış hareket veya kötü duruş belinizde yıpranmaya neden olur.
2. Kas spazmı: Genellikle beli destekleyen kasların veya bağların aşırı gerilmesi, ağır bir şey kaldırmak, atlamak, düşmek ve spor aktivitesi bel tutulmasına neden olabilir. Vücudun buna cevabı ağrılı kas spazmıdır. Mevsimsel ısı değişimleri, rüzgar ve hava akımı kas spazmını artırır.
3. Bel fıtığı: Her iki bel omuru arasında yastık görevi yapan jölemsi dokunun disk kayması veya taşmasıdır. Böylece omuriliklten çıkarak bacağa, ayağa inen sinire baskı yaparak bel ve bacak ağrısı oluşur. Öksürükle, hapşırmakla, ıkınmakla ağrı artar.
4. Omurga kanalında darlanma (Spinal Stenozu): Omurilik ve sinirlerinin geçtiği kanalların daralması, sinirleri sıkıştırması ile oluşur. İleri yaşlarda özellikle belli bir mesafe yüründüğünde bacaklarda ağrı, uyuşma ve topallama ile kendini gösterir.
5. Omurlarda kayma ve biçim bozuklukları: Bel omurlarının birbirinin üzerinden kaymasıyla karakterize ''Spondilolistezis'' de bel ağrısı sebebidir. Hareketle ağrı artar. Ayrıca beldeki eğrilikler, düzleşmele, beldeki açıklıklar, fazla veya eksik bel omuru bel ağrısı nedeni olabilir.
6. Gerilim, stres, sigara: Bel ağrısını artıran ve kronikleştiren en önemli sebeptir. Ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunlar bel ağrısını artırır. Sigara da bel bölgesine giden damarlarda tıkanıklığa neden olduğundan diskte harabiyet daha hızlı, kemikte iyileşme daha geç olur. Gülmek, çalışmak, sosyal uğraşılar ve hayata bağlılık ağrıya karşı etkilidir.
7. Fazla kilo: Belimizin taşıdığı yük miktarını arttırdığı için sakıncalıdır.
8. Kireçlenme - Osteoartirit: Yaşın ilerlemesi ile kemik yapıda, bağlarda ve disklerde yıpranma başlar. Yıpranmış dokular kireçlenir, hareket kabiliyeti azalır.
9. Kemik erimesi, osteoporoz: Osteoporoz kemiklerde yumuşamaya yol açarak kolay kırılma ve ağrıya sebep olur. Beslenmede kalsiyum ve D vitamini eksikliği, hareketsiz yaşam, erken menopoz, alkol kortikosteroidler ve sigara riski artırır.
10. Romatizma: Vücudun bağışıklık sisteminin kendi öz hücrelerine savaş açması sonucu gelişir. Omurgadaki normal kemik ve kıkırdak dokuları hasara uğrar.
Sabahları görülen eklem sertliği ve tutulmalar romatizmal hastalıklarda uyarıcıdır.

SELÜLİT TEDAVİSİ / SELÜLİTLERDEN KORUNMAK İÇİN NE YAPMALI

| Etiketler: | 0 yorum |

SELÜLİT TEDAVİSİ / SELÜLİTLERDEN KORUNMAK İÇİNN NE YAPMALI?
Selülitlerden şikayetçi misiniz?
Selülit kadınların en çok sıkıntı yaşadıkları sorunlardan biri ancak...

Fakat selülitlerden kurtulmak için yapılan diyetlerin bir çoğu yanlış ve hatalı uygulanmakta. Bunun sebebi ise selülitlerin gösterdiği farklılıklar.
Tedavinin başarılı olabilmesi için selülitin tipine göre uygulama veya diyet yapmak gerekmektedir. Aşağıdaki sorulara vereceğiniz “evet” veya “hayır” yanıtı sizin hangi tip selülitiniz olduğunu ortaya kayacaktır. Selülit tipinizi belirledikten sonra uygulanması gereken tedavi yöntemini aşağıda bulabilirsiniz.


1.Tip Selülit
• Kilo fazlanız var mı?

• Kilo probleminiz her zaman var mıydı?

• Selülitiniz yumuşak, kaygan ve koyu bir muhallebi görünümünde mi?

• Kolayca parmaklarınızın arasında sıkıştırabiliyor musunuz?

• Selülitiniz vücudunuzun alt ve üst kısımlarına eşit dağılmış durumda mı?

• Stresli biri misiniz?

2.Tip Selülit
• Bacaklarınız kalın, şiş ve varisli mi?

• Kramp giriyor mu?

• Reglinizden önce şişkinlik hissediyor musunuz?

• Yazın ayaklarınız daha fazla mı şişiyor?

• Bacaklarınız, ayak bilekleriniz ve baldırlarınız kalın mı?

• Vücudunuzun alt kısmı, üstüne nazaran daha sıkı ve soğuk mu?

• Parmağınızı baldırınıza bastırınca deri çöküyor ve bir süre öyle mi kalıyor?

3.Tip Selülit
• Selülitleriniz sert mi, bastırınca acıyor mu?

• Daha çok baldırlarınızda ve dizlerinizin arka kısmında toplanmış vaziyette mi?

• Deriniz beyaz, kuru ve hassas mı?

• Zayıfladığınızda üst kısmınızdan mı kilo veriyorsunuz?

• Uzun zamandır var olan selülitlerinizden ne yaparsanız yapın kurtulamıyor musunuz?

• Selülitlerinizin görünümü ayın muayyen günlerine göre değişmiyor mu?

• Hareketli bir insan mısınız?



Değerlendirme

Olumlu cevaplarınızın çoğu
1. Tip’e aitse selülitleriniz yağlı,

2. Tip’e aitse süzme,

3. Tip’e aitse lifli cins.

Selülitinizin tipini tespit ettiniz mi? O zaman işin zor kısmını halletmişsiniz demektir. Şimdi sıra onlardan kurtulmakta...

1. Tipin Tedavisi:
Diyetle geçecek tek selülit tipi bu... Diyet ile vücudunuzda ensülin salgılanmasının düzenlenmesi gerekiyor.

•Kahvaltı: Yağsız çökelek, 1 yumurta, katı peynir, tavuk eti, kepekli ekmek.

•Sabah 10 ve akşam 5: Aç olmasanız da kahve veya çay ve kahvaltı listesinden bir çeşit yiyecek.

•Öğle ve akşam yemeği: Karışık salata, veya patatessiz bir çorba.

•Yağsız et, tavuk, balık, kahvaltıda yenmemişse yumurta, yeşil sebze yenilebilir.

•Sabah kahvaltısı listesinden 1 çeşit ya da muhallebi.

•1 dilim kepek ekmeği veya sadece haftada 1 kere az pilav, mercimek, haşlanmış patates yiyebilirsiniz.

•Tavsiyeler: Kızarmış ve beyaz şekerli besinlerden uzak durun. Spor yapın, özellikle uzun ve hızlı yürüyüş. Aşağıdaki mineralleri bol bol almaya özen gösterin:

•Çinko: Deniz ürünleri, süt, sarmısak, bezelye.

•Bakır: Tavuk, yumurta, kabuklu deniz mahsulleri, mantar, pırasa, sarmısak, bezelye, limon, armut, avokado.

•Selenyum: Et, balık, yumurta, ıspanak, mantar, pırasa.

•C Vitamini: Maydonoz, kivi, portakal, limon, çilek.

•E vitamini: Kırmızı biber, lahana, rezene.

2. Tipe karşı:
•En çok görülen selülit tipi. Temel bir lenf ve kan dolaşımı sisteminden kaynaklanıyor. Bacaklarda kramplar, örümcek ağı gibi kılcal damarlar, morartılar görülüyor. Vücut sürekli su topluyor. Stres ve hormon değişiklikleri, durumu daha da kötüleştiriyor.

•Beslenme: Selülitlerden kurtulmak için diyet yapmayın; faydası olmaz. Az tuz ve az şekerli maddeler yiyin. Bol bol üzüm, portakal, greyfurt, karnabahar yiyin, C ve E vitamini alın. Azar azar, bol su için.

•Spor: Yürüyüş, yüzme golf ve bisiklet gibi sporlar yapın ama tenis ve hızlı aerobik yapmayın.

•Tedavi: Lenflerin boşaltılması, bitki özleriyle tedavi, masaj ve kremlerle kan dolaşımını düzeltilmesi, mezoterapi, hormonların kontrol edilmesi ve düzenlenmesi.

•Tavsiyeler: Çorapla ve yüksek ökçeli ayakkabı giymeyin, bacak bacak üzerine atmayın, alkol ve sigaradan uzak durun.

3. Tipin Tedavisi:
•Beslenme: Çok kilolu değilseniz diyet yapmanın yararı olmaz. Vücudunuza bol miktarda amino asit, kolajen ve yeni deri altı lifleri sağlayacak protein gerekli. Et, balık ve tavuk yiyin. C ve E vitaminleri, karoten, çinko ve selenyum alın. Her gün bol bol su için. Deri ve kaslarınızı kuvvetlendirecek her tür sporu yapın.

•Tedavi: Uzmanların hazırlayacağı özel mezoterapi kokteyli, özel kremli masaj.

SİNİR YATIŞTIRMAK İÇİN PORTAKAL KOKUSU

| Etiketler: | 0 yorum |

Portakal kokusu sinir yatıştırıyor

PORTAKAL kokusunun en gözü dönmüş insanı bile yatıştırabilecek kadar etkili bir sakinleştirici olduğu ortaya çıktı

Hollanda’nın en çok suç işlenen kenti olan Rotterrdam’da polisin işbirliğiyle yapılan deneyde, dört hafta boyunca çoğu uyuşturucu satıcısı olan ve aralarında sık sık kavga eden “azılı” suçluların tutulduğu hücreye havalandırmadan portakal kokusu verildi. Koku verildikten sonra suçluların sakinleştiği ve daha uyumlu oldukları gözlendi.

Kaynak: www.gazetevatan.com

SAÇ İÇİN DEĞIŞİK MODELLER

5 Şubat 2008 Salı | Etiketler: | 0 yorum |

Saçını değiştir, daha çekici ol
Saçınızın modeliyle veya rengiyle oynamaya ne dersiniz? Bu sezon kısa saç moda olsa da bakımlı ve katlı kesilmiş uzun saçın yerini hiçbir şey tutamıyor..

1- Saçlarımı çok uzun zamandan bu yana hep kısa kullanıyorum. Değişiklik için çok fazla alternatifim olmadığını biliyorum. Yine de kısa saçı farklı şekillerde kullanmanın yolları nedir? (Pınar P. - İstanbul)
Kısa saç yüzünüze yakışıyorsa, çok kullanışlı olduğu için kolay vazgeçebileceğiniz bir model değil. Üstelik yine çok moda. Kısa saç en çok kalın telli saçlara sahip olanlara yakışıyor. Çünkü bu tür saçlara sahip olanlarda daha hacimli duruyor. Kısa saç, kadınlığını öne çıkarmak için saçını kullanmaya gerek duymayan her yaştan kadının ilgisini çekiyor. Kısa saç ne kadar kullanımı kolay görünse de sıradan bir modeli kolay kolay kaldırmaz. En ufak uzamasında bile hemen kestirme ihtiyacı hissedersiniz. O yüzden modelini korumaya çalışın. Ayrıca kısa saç, her ne kadar erkeksi hava verse de, yüzü çevreleyen katlar ve perçemler bu modeli feminen kılar. Kesiminizin simetrik olmamasına dikkat edin. Böylece farklı taradığınızda, farklı model gibi duracaktır. Örneğin şu anın en popüler kısa saç modeli, Victoria Beckham'ın önü uzun kısa saçları... Düz bırakabildiği gibi dilediğinde arkaya tarayarak farklı bir görüntü de elde edebiliyor. Bu modelde kısa saçın maskülen olduğunu kimse söyleyemez!

2- Saçlarım oldukça uzun. Sizce uzun saç demode mi? Nasıl kullanmalıyım? (Yeliz N. - İzmir)
Uzun saç, genelde kısa kesimlerden daha seksi ve kadınsı görünür. Ve hiçbir zaman demode olmaz. Ancak uzun saç için yaşınız ve yüz şekliniz çok önemli. Yüz hatlarınız ince ve uzunsa veya 60 yaş üzerindeyseniz kısa saçla daha hoş görünebilirsiniz. Uzmanlara göre, saç boyunu kısaltmak, yüz hatlarını da yukarı doğru çekerek yüze daha fazla derinlik veriyor. Uzun saç, belli bir yaştan sonra gençliğe özenti görüntüsü de verebilir. Ayrıca, saçınız mat ve donuksa, uzun saç size göre değil; kestirmenizi öneririz. Uzun saçla mükemmel görünmenin sırrı, saçın sağlıklı ve canlı görünmesinden kaynaklanır; sakın aklınızdan çıkartmayın.n.n.n.n.

3- Saçların daha parlak görünmesi için neler yapmak gerekiyor? (Begüm D. - İzmir)
Saçların parlak görünmesi, yıpranmadığının bir işaretidir. Özellikle uzun saçların parlaması çok hoş duruyor. Saçınızın parlak görünmesini sağlamak için öncelikle, saçınızı yıpratmamaya çalışmanız gerekir. Örneğin her gün fön çektirmek, saçlarınızın kırılmasına neden olur. Kırılmalarını önlemek için plastik fırçalar yerine, doğal kıllardan yapılmış fırçalarla saçlarınızı tarayın. Saçınızı her gün yıkamak yerine, gün aşırı yıkamaya alıştırın. Uzmanlar bunun da yeterli olacağını söylüyor. Yıkamayı doğru yapmak da çok önemli. Örneğin şampuanı saç diplerine, saç kremini de sadece saç uçlarına uygulamak gerek. Saçı soğuk suyla durulamak da parlamasını sağlar. Saçınızı çok sıcak makineyle kurutmamak da aynı etkiyi verecektir.

4- Saçlarım omuz hizasında ama pek hacimli değil. Saçlarımı daha hacimli gösterebilecek önerilere ihtiyacım var. (Ayşegül T. - Adana)
Eğer saçınız ince telliyse hacimli göstermeniz çok zor. O yüzden proteinli ürünler kullanmanız etkili olur. Daha dolgun görünüm için tek önerimiz bu değil. Saçınızı kuruturken dağıtıcı başlık kullanmak, daha hacimli görünmesini sağlar. İnce telli saçlar için diplere uygulanan kalınlaştırıcı sprey de iyi bir çözüm. Saçınızı bu tür kalınlaştırıcı bir ürünü uyguladıktan sonra kurutursanız, daha hacimli durur. Katlı bir model de saçı daha hacimli gösterir. Saçları kalın bigudilerle sararak fark yaratabilirsiniz. Saçlarınızı kısa kestirmeniz de onların daha dolgun görünmesini sağlar.

5- Saç rengimi değiştirmek istiyorum. Sizce seçimimi neye göre yapmalıyım? Yeni sezonda hangi renkler moda? (Ebru R. - İstanbul)
Saçınızın rengini değiştirmek, alışık olduğunuz rengin dışına çıkmak hiç de kolay değil. Ama değişiklik istiyorsanız, doğru rengi seçmekte fayda var. Yeni saç rengi ve modeliyle daha da çekici görünmek elinizde... Saç renginizi değiştirmeden önce kuaförünüze gidip fikir alabilirsiniz. İstediğiniz rengin bir örneğini yanınızda götürüp, bunu işin ehline danışmalısınız. Tabii ki gitmişken bakımı için de bilgi alın. Saç rengini beğendiğiniz arkadaşlarınıza hangi kuaföre gittiğini sormaya da çekinmeyin. Çünkü saç rengi için iyi bir renk uzmanı bulmak çok önemlidir. Sizin ten renginiz renk seçiminde çok önemli olacağı için, bu konuda bir renk uzmanının size yardımcı olması en doğru yol olacaktır.

Kaynak: Sabah

UYKU PROBLEMİ OLANLAR NE YAPMALI

| Etiketler: | 0 yorum |

Uyku problemi çekenlere öneriler
İki haftadır uykusuzluk çekiyorum. Bu aralar çok stresliyim, belki de o nedenle uyuyamıyorum ya da rahat uyku uyuyamadığım için bu kadar çabuk strese giriyorum. Kendimi gün içinde sürekli yorgun hissediyorum, bir türlü toparlayamıyorum. Uyku düzenime tekrar kavuşmam için sizce ne yapabilirim? Aynur S.- Ankara

Uyku vücudun kendini yenilediği, yapılandırdığı, metabolik faaliyetlerini düzenlediği fizyolojik bir ihtiyaçtır. Uyku vücut ritmini düzenler, belleği ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Uykunun yaşlanmaya karşı en büyük silahlardan biri olduğu artık biliniyor. Uyku sürecinde salınımı artan büyüme hormonu küçük yaşlarda büyümeyi, yaşlandıkça da vücut performansının artmasını sağlıyor. Eğer uykusuzluk sorunu yaşıyorsanız, aşağıdaki önerileri değerlendirmeniz ve uyku düzeninizi tekrar sağlamanızda fayda var.

NEDEN HASTALIKSA...
Uykusuzluk sorunundan yakınıyorsanız, bu problemin ciddi bir sağlık sorununun habercisi olabileceğini unutmayın. Kalp ve akciğer problemleri, ağrılı romatizmal hastalıklar, tiroidin normalden daha az tiroid hormonu ürettiği hipotiroidi sorunu, uykuda solunumun durduğu 'apne' problemi, şeker hastalığı, rahatsız ayak sendromu, bazı ilaçlar, depresyon ve stres gibi psikolojik sorunlar, alkol bağımlılığı hatta prostat büyümesi bile uykunuzu kaçırabilir.

BESLENMEYE DİKKAT!
Bu nedenle kronik uykusuzluk çekenlerin, öncelikle altta yatan herhangi bir sağlık sorununun olup olmadığını anlamak için uzman bir hekime, hatta uyku konusunda uzmanlaşmış bir doktora başvurmaları gerekiyor. Beslenme şekliniz uykunuzu zannettiğinizden çok daha fazla etkiliyor. Güne iyi bir kahvaltı ederek başlamanız, öğle yemeklerini daha hafif yemeniz, akşam yemeklerini yatma saatinizden en az 3-4 saat önceye kaydırmanız size fayda sağlayacaktır. Uykuyu desteklediği bilinen 'triptofan'dan zengin hindi eti ile peynir dışındaki süt ve süt ürünlerinden, mutluluk hormonu olarak bilinen 'seratonin'in salgılanmasına yardımcı olan tam tahıllardan, ıspanak, muz gibi magnezyumdan zengin besinlerden de yararlanabilirsiniz. Sağlıklı bir kilo aralığında kalmanız da çok önemlidir. Yatmadan 3-4 saat önce alkol, kahve ve diğer kafeinli içeceklerin tüketimini kısıtlamayı da unutmamalısınız.

BENCE....
Bence uykusuzluk sorunundan yakınıyorsanız işe öncelikle uyku düzeninizi tekrar sağlayarak başlayın. Yatak odanızın ısısını, ışığını tekrar gözden geçirin. Yatmadan önce ılık duş yapmak, kitap okumak, müzik dinlemek, sevdiğiniz bir kişi veya olayı düşünmek gibi rahatlatıcı aktivitelerden yararlanın. Her gün aynı saatte uyumaya ve uyanmaya özen gösterin. Yatma saatinden hemen önce ağır egzersizler yapmaktan kaçının. Uyumaya yardımcı olduğu düşünülen Melatonin, 5-hidroksi-triptofan (5-HT), Valerian gibi besin destekleri ve uyku ilaçları için doktorunuzdan bilgi alın. Bütün bu önerilere rağmen hâlâ kaliteli bir uyku uyuyamıyorsanız, o zaman mutlaka uzman bir hekime başvurun. Unutmayın kaliteli uyku, kaliteli hayat demektir.

Kaynak: Sabah

YAŞLANMAYA KARSI NE YEMELİ

| Etiketler: | 0 yorum |

Uzun yaşamın en önemli ayaklarından birini beslenme tarzı ve yedikleriniz oluşturur. Ne yediğiniz ve nasıl pişirdiğiniz, yaşlanmayı durdurmada önem taşır Yaşlanmayı geciktirmek, yaşlanma hızımızı yavaşlatmak için kullandığımız Anti aging hayat tarzının önemli bir bölümünü, beslenmemiz oluşturuyor. İşte beslenmeyle ilgili 30 önerimiz:

Katı yağlarla yaptığınız yemeklerde zeytinyağı, kanola yağı, ayçiçek yağı ve mısırözü yağını deneyin.

Tam yağlı süt yerine önce yarım yağlı, birkaç gün sonra yağsız süt içmeyi deneyin, göreceksiniz alışacaksınız.

Çorbaları yağsız yapın. Çorba yağlı veya et suyu ile yapılmışsa buzdolabında soğutun. Donan yağı üste çıkar, bunu kaşıkla alıp atın.

Etlerin yağını, tavuğun derisini pişirmeden önce çıkartın. Kırmızı et yerine balık ve tavuk gibi etleri tercih edin. Haftada en az birkaç kez balık yiyin.

Yeni yiyecekler yaratın. Domates, domates suyu, hardal, biber gibi karışımlardan yağsız ve şekersiz soslar yapmaya alışın. Diyet sütle sebze püresi karıştırıp soslar yapın.

Şeker kullanımını önce yarıya, sonraları dörtte bire indirin. Bazı tatlıların şekerini azaltın, tadını vanilya veya tarçınla verin.


Bir bütün yumurta yerine iki yumurtanın sarısı çıkartılmış aklarını deneyin. Üç yumurtalı omleti bir tam yumurta ve dört yumurta akı ile yapın.

Alıştığınız yiyeceklerin yerine başka yiyecekleri koymayı deneyin. Beyaz pilav yerine esmer pilav veya bulgur pilavı yapın. Esmer pirinç ve bulgur liften zengindir.

Lokantalarda yemeğinizi beklerken önümüze konan sıcacık ekmeklerin iştah kabartıcı kokularına karşı koyun ve yemeyin.

Günün stresi nedeniyle ''akşam yeme sendromu'' na girmeyin. Evde devamlı atıştırmak yerine oyalanacak işler bulun.

Otururken veya uzanırken bir şey yememeye alışın. Masaya oturmadan yemek yememeyi benimseyin. Yerken televizyon seyretmeyin, gazete, kitap okumayın.

Lokmalarınızı iyi çiğneyerek yavaş yemeye alışın. Lokma arasında 30 saniye kadar zaman geçirmeye çalışın. Yemekte rahatlatıcı bir müzik dinleyin.

Tabaktaki yemeğinizin renklerini görün, kokusunu duyun, her lokmanın tadını alın.

Yediklerinizin içinde görünmeyen gizli yağlar olduğunu unutmayın. Bir hamburgerin, kekin içinde bol miktarda yağ vardır.


Lokantada yemeğe başlamadan önce mönüyü inceleyip plan yapın. Size uyan yemekler bulamadıysanız, istediğiniz küçük değişikliklerle yemeğinizi sipariş edin.

Günde 30 - 35 gram kadar lif yiyin. Ne kadar fazla sebze, meyve ve işlenmemiş tahıl yerseniz o kadar fazla lif almış olursunuz. Eğer lifli yemeye alışık değilseniz, miktarını yavaş yavaş artırın yoksa hazım sorunu yaşarsınız.

Yeterince lifli gıda yememekle bağlantılı bulunmuş olan hastalıklar şunlardır: Kabızlık, apandisit, bağırsak kanseri, spastik kolit, mide fıtığı, bacak varisleri, hemoroid, koroner damar hastalığı, yüksek kan basıncı, safra kesesi taşları, diabet, obezite, ülseratif kolit.

Yulaf ezmesi, kuru fasulye, elma, havuç, greyfrut, mercimek, yeşil biber, kuşkonmaz, tatlı patates çok lifli gıdalardır. Kabukları soyulmadan yenen tüm meyve sebzeler, buğday, fındık, fıstıklar iyi birer lif kaynağıdır.

Bol antioksidan almak için en canlı ve koyu renkli meyve ve sebzeleri seçin. En canlı renkli portakal, ıspanak ve marullar bol beta karoten ve lutein, en kırmızı üzümler, en kırmızı ve sarı soğanlar bol quersetin içerirler.

Mikrodalga fırında pişirilen brokolideki C vitamininin yüzde 15’i yok olurken, suyla kaynatmada yüzde 50’si yok olur. Buharda pişirmeyle yüzde 50’den azı kaybolur.

En iyi antioksidan yağ, zeytinyağıdır. Gençliğinizi korur ve hastalıklardan uzak tutar. Zeytinyağı kötü kolesterolün (LDL) okside olmasını ve damar duvarına girmesini önler, iyi (HDL) kolesterolü artırır. Böylece sizi kalp damar hastalıklarından ve inmeden uzak tutar. Zeytinyağı kansere karşı da korur.

Avokado, tekli doymamış yağdan zengindir, kötü (LDL) kolesterolü düşürerek, kalp hastalığı riskini azaltır. Cildinizi yumuşak, saçlarınızı parlak yapar.

Ispanak tüm koyu yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum, folik asit ve K vitamininden zengindir. Kalsiyum kemikleri sağlamlaştırır; folik asit kalp hastalıklarından korur; K vitamini de kan pıhtılaşması için gereklidir.

Bir kivi, bir portakaldan daha çok C vitamini içerir. Kaslarımızın kasılmasında rol oynayan potasyum bakımından da zengindir.

Brokoli bol beta karoten, sülforaphan ve C vitamini içerir. Bir araştırma sülforaphanın, mide ülseri ve kanserine yol açan Helikobakter Pylori’yi yok ettiğini gösterdi.

Keten tohumu yağı, kansere ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu maddeler içerir.

Yağsız süt ürünleri protein ve kalsiyumdan zengin, doymuş yağdan fakirdir. Kemik, kas ve dişlerin yapısını sağlamlaştırıp tansiyon kontrolünde etkili potasyum içerir.

Demir, ciğer, yumurta sarısı, kırmızı et, nohut, mercimek, yeşil yapraklı sebzelerde ve balıkta bolca bulunur. Eksikliğinde kansızlık ve bağışıklık sistemi bozuklukları oluşur.

Etleri kızartma, ızgara, füme, barbekü yaparak pişirme sırasında içinde heterosiklik aminler oluşur. Bunlar karsinojendir ve kazıyarak uzaklaştırmak mümkün değildir.

ANLAMA GÜÇLÜĞÜ İÇİN TEDAVİ

| Etiketler: | 0 yorum |

Anlama güçlüğüne yeni tedavi yöntemi
Unutkan, dalgın, anlamakta güçlük çeken yetişkinler ve çocuklar için zihin geliştirme programı olan 'Rehacom’ Adana’da uygulanmaya başlandı.

Psikolog Sema Bengi Gürkan, Türkiye’de İstanbul’da yeni kullanılmaya başlayan Rehacom programını Adana’ya getirdiğini, bunun özellikle sınavlara hazırlanan çocuklar için önemli olduğunu belirtti. Gürkan, “Unutkan ve dalgın olan, anlamakta güçlük çeken, dikkat ve öğrenme bozukluğu olan çocuklara, aynı şeyi tekrar tekrar anlatan yetişkinlere yardım eden bir programdır. Beyin 'Check Up’ programı dahilinde önce kişinin anlama-kavrama, dikkat ve bellek gibi bilişsel işlevlerdeki performansı bilgisayarlı testlerle ölçülüyor. Beyin biyoelektriksel aktivitesindeki düzensizliği saptamak amacıyla Kantitatif EEG çekiliyor ve sonuçlar değerlendiriliyor. Beynin modüler sistemle çalıştığı göz önüne alınarak en sorunlu alanlar belirleniyor. 'Bilgisayarlı Eğitim Modülleri’ ile tedaviye başlanıyor. Program ortalama 6 ay sürüyor. Bu program özellikle adaptasyonda güçlük çeken çocuklar için kullanılıyor” dedi.


Gürkan, ayrıca programın alkol bağımlılıklarında, mantıklı akıl yürütmelerinde, yüz, sima ve sözcük belleme, uyanıklık ve tetikte olmak ve bölünmüş dikkat sıkıntısı çekenler için de uygulandığını belirtti. Öğrencilerin sınavlara hazırlandığı sırada çok fazla problem yaşadığını kaydeden Sema Bengi Gürkan, "Fazla bilgiyi akılda tutamama şikayetleri, çeşitli olaylar karşısında zihni karışanlar, bir konu dışında ikinci bir konuya konsantre olamayanlar, zihinsel birikimi olmayan 10 yaş ve daha büyük çocuklar da bu program ile egzersiz yapıp gelişebilirler” diye konuştu.
Kaynak: Milliyet

ÖKSÜRÜĞE İYİ GELEN BİTKİLER

4 Şubat 2008 Pazartesi | Etiketler: | 0 yorum |

OKSÜRÜĞE İYİ GELEN BİTKİLER
Andız otu kökü ezilip balla karıştırılarak yenirse öksürüğü dindirir, balgamı söker.

Ardıç taze meyvelerinin ezilmesi ile elde edilen şurup öksürüğe çok iyi gelir.

Böğürtlen yaprakları içeriği oluşmadan toplanıp gölgelikte demetler halinde kurutulur ve bundan yapılan şurup kanı temizler, öksürüğe, iyi gelir.

Ebegümeci göğsü yumuşatır. Öksürük kesici olduğundan bronşite ve nezleye iyi gelir. Bulantı ve kusmalara karşı da yararlıdır.

Gelincik çiçeklerinden yapılan şurup, ağrıları dindirici ilaç olarak kullanıldığı gibi öksürüğe ve öksürük gıcığına etkilidir.

Ihlamur çayı kronik öksürüğü keser. Ter ve balgam söktürücüdür.

Kenevir çayı balla tadlandırılıp içilirse, öksürük boğmaca ve ses kısılmasına iyi gelir.

Kırmızı yaban mersini yapraklarından yapılan şurup öksürüğe etkili olur.

Meşe ağacı kabuklarından yapılan çay kanlı öksürük ve kan kusmaya çok iyi gelir.

Meyan kökü şurubu öksürüğe iyi gelir.

Yaban eriği ezilerek şekerle pişirilirse öksürüğü yok eder.

Kaynak: Hürriyet

MIDE RAHATSIZLIKLARINA İYİ GELEN BITKILER

| Etiketler: | 0 yorum |

MİDE RAHATSIZLIKLARINA İYİ GELEN ŞİFALI BİTKİLER

Acı marulun kökünde ve gövdesinde bulunan süt, mide rahatsızlıklarına ve hazımsızlığı iyi gelir. Kurutulmuş acı marul yaprakları ve kökü safra kesesinin faaliyetini hızlandırır, hazmı kolaylaştırılır. Acı marulda idrar söktürme özelliği olduğu gibi, mide nezlesine de iyi gelir. Ayrıca kanamalarda da iyi bir dindiricidir.

Adaçayı yapraklarından elde edilen toz mide suyunu tanzim eder, iştahsızlığı önler.

Anason tohumlarının yenmesi mide ekşimesini önler. Anason tohumlarından elde edilen anason yağı mide rahatsızlıklarına iyi gelir.

Andız otu kökünden yapılan çay, mide rahatsızlıklarına çok iyi gelir, mideyi kuvvetlendirir, balgam söktürür. Üzüm şırasının içinde bir ay bekletilen andız otu, mide rahatsızlıklarına iyi gelir.

Armut hazmı kolaylaştırır ama kendisinin hazmı kolay değildir. Midesi sorunlu olanlar elma gibi ısırarak yemek yerine suyunu tercih etmelidir. Armuttan en iyi şekilde yararlanmak isteyenler, yemeklerden önce yemelidir.

Aşk otu (kurutulmuş) otu toz haline getirilir. 1 çay kaşığı 1 bardak sirkeye konularak içilir. Mide ve bağırsak gazlarını giderir. Biber, mide salgısını çoğaltır.

Ayvada, mideyi kuvvetlendirir.

Cevizin taze dallarının kabukları, meyvelerinin kabukları ile karıştırılıp kaynatılırsa mideyi kuvvetlendirir. Domates mide rahatsızlıklarına iyi gelir.

Ebegümeci mide şikayetlerini düzeltir.

Havuç, lahana, limon, üzüm, elma, ananas mide asitlenmesi ve ülsere iyi gelir.

Hurmadan (taze) yapılan şurup, karın ağrılarına ve mide kramplarına iyi gelir.

Ihlamur çayı balla karıştırılıp içildiğinde mide ülserine karşı etkili olur.

Isırgan otu özü metobolizma rahatsızlıklarının yanı sıra mide hastalıklarına iyi gelir. Yaprakları ile gövdesinden hazırlanan salatayla kür yapılırsa vücuda son derece yararlı olur.

Karanfil ağacından elde edilen yağ mideyi kuvvetlendirir.

Kiraz kanı temizler, mideyi kuvvetlendirir. Sindirim sisteminde meydana gelen ağrıları dindirir. Kanamaları giderir.

Kimyon ve kişniş mide ve bağırsak gazlarını yok eder.

Lahana çiğ olarak mide ülserine iyi gelir.

Mandalina, spazma iyi gelir.

Melek otu mideye canlılık kazandırır. Melek otu mide zayıflığına iyi gelir. Mide ifrazatını arttırır.

Meşe ağacı kabuklarından yapılan çay, mide ve bağırsak kanamalarını iyileştirir.

Meyan kökü şurubu mide ve bağırsak gazlarına çok iyi gelir. Mide ve oniki parmak bağırsağı ülserlerine karşı etkilidir.

Nane çayı içildiğinde mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir. Mide ve bağırsak gazlarını yok eder.

Soğan ve üzüm üril asiti yok eder.

Tarhunotu, limon, elma, domates mide ekşimelerine iyi gelir.

Yaban mersini meyveleri mide nezlesine çok iyidir. Mide gazını yok eder.

KOLESTEROLÜ ÖNLEMEK İÇİN NE YEMELI

| Etiketler: | 0 yorum |

KOLESTEROLÜ ÖNLEMEK İÇİN NE YEMELI
Enginar ve karahindiba kolestrolü önler.

Fasulye, kalp damar tıkanıklığı ve kolesterol düşürmek için birebirdir. Özellikle soya fasulyesinde bu etki çok fazladır.

Fındığın içinde yüksek düzeyde oleik asit bulunduğundan kolesterol yükselmesini önleyerek kalp ve damar hastalıklarından korunmayı sağlar.

Siyah üzüm içindeki maddeler kolesterol düşürücü etki yapar.

Greyfurt, enginar kolesterol düşürücüdür.

Kaynak: Hürriyet

KARACİĞER RAHATSIZLIKLARINA FAYDALI GELEN BİTKİLER

| Etiketler: | 0 yorum |

KARACİĞER RAHATSIZLIKLARINA FAYDALI GELEN ŞİFALI BİTKİLER

Acı marul yapraklarından ve kökünden yapılan çay, karaciğer, dalak ve böbreklerin faaliyetlerini düzenler.

Adaçayı (bir miktar kurutulmuş) 1 litre suda kaynatılırak içildiğinde karaciğer rahatsızlıklarına iyi gelir.

Aşk otu tohumları bir bardak su içinde 6 saat bekletilerek içilir. Karaciğer, dalak, mesane ve böbreklerin çalışmasını düzenler.

Ayvada, şeker, tanen ve bol miktarda vitamin vardır. Karaciğer tembelliğine iyi gelir.

Civan perçemi, domates karaciğer hastalıklarına iyi gelir.

Enginar, CYNARIN içeridiği için karaciğer ve safra kesesinde biriken nikotin, alkol ve yağın vücuttan atılımını sağlar.

Hint safranı kökü ve çalısı kaynatılarak içildiğinde karaciğer ve safrakesesi rahatsızlıklarını giderir.

Karahindiba, kuşkonmaz, havuç, enginar, zeytin, kereviz, turp, zeytinyağı ve greyfurt karaciğer yetersizliği ve büyümesine iyi gelir.

Maydanoz karaciğer şişkinliğinde etkili olur.

Marul karaciğer ve dalak şişmesine iyi gelir.

Melek otu karaciğeri kuvvetlendirir.

Turp karaciğer şişliğini yok eder.

Kaynak: Hürriyet

KANSERE FAYDALI GELEN BİTKİLER

| Etiketler: | 0 yorum |

KANSERE FAYDALI GELEN ŞİFALI BİTKİLER

Domates kanser hastalarına önerilir.

Karaturp kür halinde yenilince kansere karşı vücudun direncini arttırır. Az yenince tembel organları harekete geçirir.

Isırgan otu çayı kansere iyi gelir.

Kiraza rengini veren maddenin göğüs, bağırsak ve prostat kanserine iyi geldiği öne sürülmektedir.

Lahana bol miktarda B ve C vitaminleri ile kanser oluşumunu önleyen negatif enzimler içerir. Sabah kahvaltısından evvel içilen bir bardak lahana suyu sağlığa yararlıdır.

Maydanoz kansere iyi gelir.

Sarımsak ve pancar kansere ve kansere yatkın vücutlara iyi gelir.

Üzerlik otu çayı kan pıhtılaşması gibi hallerde çok etkili olur.

Kaynak: Hürriyet

KAN HASTALIKLARINA FAYDALI GELEN BİTKİLER

| Etiketler: | 0 yorum |

KAN HASTALIKLARI İÇİN FAYDALI GELEN BİTKİLER

Adaçayı yapraklarından elde edilen toz kanı düzeltir. Ahlat (yaban armudu), kan deveranını düzenler. Armut, kansızlığı giderir.

Arpa'nın suda kaynatılarak elde edilen sıvısı kansızlığa iyi gelir.

Biberiye çiçekleri ekmek ve tereyağı ile birlikte yenirse kanı temizler.

Böğürtlen yaprakları içeriği oluşmadan toplanıp gölgelikte demetler halinde kurutulur ve bundan yapılan şurup kanı temizler.

Çentiyane çiçeği, sonbaharda toplanır, kansızlığa iyi gelir.

Çilek, vücudu serinletir, zehirlerden arındırır ve kanı temizler.

Fındık, içerdiği B grubu vitaminler nedeniyle kan yapısını kuvvetlendirip, ruhsal gerginliği ortadan kaldırır.

Isırgan otu kökü ve yaprakları kaynatılıp içilirse kanı temizler ve kan yapar.

Ispanak, pancar, lahana, dere otu, havuç, elma, erik, üzüm, domates ve kayısı kansızlığa iyi gelir. Taze yaprakları salata yapılarak yenirse kanı temizler. Kökü kurutularak kavrulur, kahve gibi içilir veya kahveye ilave edilir.

Kantaron kansızlığa iyi gelir.

Karalahana kan dolaşımını düzenler, metabolizma rahatsızlıklarını iyileştirir. Lahana kanı temizler.

Kavun'un en önemli özelliği, kanı temizlemesidir.

Kereviz, semizotu kanı temizler.

Kırmızı ayrıkotu kökünden yapılan ilaçlar ağrıları dindirir, kanı temizler.

Melek otu kanı çoğaltır.

Mürver ağacı meyveleri ile vitamin kürü yapmak ve kanı temizlemek için bol miktarda mürver meyvesi yenir.

Pırasada bol miktarda vitamin vardır. Çiğ yenildiğinde kan yapıcı etki gösterir.

Sarımsak kanı temizler.

KALP HASTALIKLARI NA FAYDALI GELEN BİTKİLER

| Etiketler: | 0 yorum |

KALP HASTALIKLARINA FAYDALI GELEN YİYECEKLER
KALP HASTALIKLARINA FAYDALI GELEN BİTKİLER

Asma vücut yağlanmasına, kalp ve böbrek rahatsızlıklarına karşı çok etkilidir.

Acı marul çiçekleri toplanır, bol şekerle iyice karıştırılır, güneşte kurutulur. Elde edilen bu lezzetli ilaç kalp hastalıklarına iyi gelir ve kalbi kuvvetlendirir. Bu ilçtan günde 1-2 kahve kaşığı alınabilir.

Anason tohumlarını çiğnemek kalp çarpıntısını giderir.

Cevizde ki yağın yapılan araştırmaların kolestrolü yükseltmeyip düşürdüğünü ortaya çıkardığından, kalp krizini önlemek için günde üç ceviz yemenin yaralı olduğu anlaşılmıştır.

Erik, Erkeç otu kalbi kuvvetlendirir.

Fındık (günde bir avuç) tüketilmesi enfarktüsü önler. Haşhaş tohumları kalp hastalarına iyi etki eder.

Karnabahar kalp rahatsızlıklarına karşı etkilidir.

Kedi otu kalp atışlarını düzenleyicidir.

Kekik kalp çarpıntısını önler.

Kereviz, üzüm, soğan, nar kalp yorgunluğuna iyi gelir.

Limon, melek otu kalbi kuvvetlendirir.

Lahanada bulunan potasyum vücudun suyunu alarak kalp ve dolaşımı rahatlatır. Vücudun zehirini atmasını sağlar.

Marul sinirsel kalp çarpıntılarına iyi gelir.

Sarımsak kandaki kolestrolü dengelediği için kalp krizi riskini azaltır.

Kaynak: Hürriyet

KABIZLIĞA İYİ GELEN YİYECEKLER

| Etiketler: | 0 yorum |

KABIZLIK SORUNU İÇİN NE YEMELİ

Pırasa, erik, kiraz, üzüm, zeytinyağı ve şalgam kabızlığa iyi gelir.

Elma yemeklerden önce yenilince kabızlığı giderir.

Erik'in kurutulmuşu kabızlığa karşı iyi bir ilaçtır. Erikleri akşamdan ıslatıp sabah aç karnına yemek, üzerine de suyunu içmek yararlı olur.

Fesleğen tohumları kaynatılarak içilirse kabızlığa iyi gelir. Frenk üzümü yapraklarından yapılan çay kabızlığa iyi gelir.

Gül yapraklarının dip kısmı kesilmeden reçel yapılırsa kabızlığa iyi gelir.

Ispanak hazmı kolaylaştırır, kabızlığı önler.

Keten, bağırsak cidarına etki ederek sindirimi hızlandırır. Bu nedenle son derece etkili ve sağlıklı bir müshil ilacıdır. Vücutta herhangi bir tahribat yapmadan kabızlığı önler.

Taze incir kabızlığı giderir. Kuru incirler akşamdan suya konup yumuşatılarak sabahleyin aç karnına yenirse bağırsakların faaliyetini arttırır.

İŞTAH AÇMAK İÇİN NE YAPMALI

| Etiketler: | 0 yorum |

İŞTAH AÇICILAR

Adaçayı yapraklarından elde edilen toz iştahsızlığı önler.

Anason tohumlarının yenmesi iştahı arttırır.

Ananas tohumlarından elde edilen anason yağı iştah açıcıdır, harareti söndürür.

Andız otu iştah açar. Ardıç meyveleri iştahı arttırır, hazımı kolaylaştırır.

Biber ve enginar, iştahsızlığa karşı etkilidir.

Ceviz yapraklarından yapılan çay iştahı açar, mideyi kuvvetlendirir.

Güvercin kökü iştah açıcıdır.

Kantaron iştahı çar, hazımsızlıkları giderir.

Karabiber iştahsızlığa karşı son derece etkilidir. Ayrıca hazmı kolaylaştırır.

Kavun, kereviz, kimyon, maydanoz ve melisa otu iştah açar.

Kırmızı yaban mersini meyvelerinden yapılan komposto iştahı açar, vücut kırgınlığını giderir.

Kişniş iştah açar. Taze kişniş meyvesinin ve otunun tahtakurusunu andıran çok kötü bir kokusu vardır. Kurutulduktan sonra bu koku kaybolur. 3 gram kurutulmuş kişniş ve kişniş çekirdeği 1/4 litre kaynar suya bırakılır. 10 dakika bekletilerek içilirse iştah açar.

Lavanta çiçeği iştah açar. Bir kesme şekerinin üzerine beş damla lavanta yağı damlatılarak yenildiğinde iştahı açar. Hazmı kolaylaştırır.

Nohut kilo aldırır.

Soğan iştahsızlığa iyi gelir.

Kaynak: Hürriyet

ISHALI NE ONLER

| Etiketler: | 0 yorum |

İSHALE FAYDALI GELEN BİTKİLER VE YİYECEKLER
Havuç, limon, nar ise ishale iyi gelir. Bir miktar kurutulmuş adaçayı 1 litre suda kaynatılırak içildiğinde ishale iyi gelir.

Ahududu yaprakları ishal kesicidir.

Arpa'nın suda kaynatılarak elde edilen sıvısı ishali önler. Böbrek ve safrakesesi taşlarının sebebiyet verdiği ağrılara, karaciğer ve dalak hastalıklarına, bronşit ve nezleye, cilt hastalıklarına, kansızlığa, raşitizm hastalığına iyi gelir. Kemik kireçlenmesini önlemesi en önemli özelliğidir.

Böğürtlen ishale iyi gelir.

Bademyağı başlı başına bir ilaçtır. Yumuşatıcı etkisi olduğundan küçük çocukların kabızlığını gidermek için bir kahve kaşığı kullanılırsa iyi sonuç alınır. Hem iç organlar için hem de cilt için çok yararlıdır. Yaralara sürüldüğünde acıyı dindirir.

Gül yaprakları çay gibi kaynatılıp içilirse rahatlık verici ve ishal gidericidir.

Kestane ağacının yaprakları kaynatılıp, içilirse ishali önler.

Koyu çay, şeftali ishali önler.

Kızılcık'ın en etkin olduğu rahatsızlık ishaldir. Kabızlık yapar.

Labada ishal kesicidir. Bağırsaklara dolgunluk hissi veren iyi bir besindir.

Misk otu kötü kaynatılarak içildiğinde ishali önler.

Muz kabızlığa çok iyi gelir.

Mürver ağacı çiçeklerinden yapılan çay içilince, zatürree başlangıcı, nefes yolu hastalıkları, nezle, grip, öksürüğe iyi gelir.

Pirincin tutucu etkisinden ötürü ishal kesici özelliği fazladır.

Yabani armut (ahlat) pişirilerek yendiğinde ishali önler.

GÖZ HASTALIKLARINA HANGI BİTKİ FAYDALI GELİR

| Etiketler: | 0 yorum |

GÖZ RAHATSIZLIKLARI FAYDALI GELEN ŞİFALI BİTKİLER

Ceviz yapraklarının kaynatılması ile elde edilen sıvının içine batırılan temiz bir bez parçası göz üzerine konursa, göz iltihaplanmalarını önler.

Deve tabanı suda kaynatılarak pansuman yapılırsa deri ve göz kapağı iltihaplarını önler.

Frenk maydonuzu göz hastalıklarına etkilidir.

Gül yapraklarından yapılan çayla göz nezlesi ve kanlanmasında bu çayla göz banyosu yapmak çok etkili olur.

Havuç gözleri kuvvetlendirir.

Kavun göz nezlesine iyi gelir.

Kaya koruğunun (taze) yapraklarının ezilmesi ile elde edilen sıvı göz ağrılarını dindirir.

Maydanoz suyu ile göz banyosu yapıldığında gözkapağı iltihaplarını iyileştirici özelliği vardır.

Mine çiçeği suyu ile yıkanan gözlerde iltihap yok olur.

Mürver ağacı kabuklarından yapılan çay, böbrek göz iltihaplarına iyi gelir.

Peygamber çiçeği göz hastalıklarına iyi gelir.

Rezene (raziyane) tozu karıştırılan suyla gözler yıkandığında kuvvetlendirir.

Üzerlik otu gözleri kuvvetlendirir.

Kaynak: Hürriyet

DİŞ BAKIMI VE BİTKİLER

| Etiketler: | 0 yorum |

Adaçayı toz haline getirilerek diş temizliğinde kullanılır. Dişleri sağlamlaştırır, bembeyaz yapar.

Ahududu çiçeğini kaynatarak yapılan ılık su banyosu, diş eti iltihaplarına iyi gelir.

Ayçiçek yağı içilmez ama gargara olarak kullanıldığında ağızdaki zararlı bakteri ve molekülleri yok eder. Vücudun zehirlerden temizlenmesine yardımcı olur.

Böğürtlen suda kaynatılıp bu su ile ağız çalkalanırsa ağız yaraları ve diş etleri iltihaplanmasına iyi gelir. Böğürtlen yaprakları çiğnenirse dişeti kanamaları durur.

Ceviz kökünden diş ağrısını önleyici bir sıvı elde edilir. Çayın içinde bulunan fluorür maddesi diş çürümelerini önler.

Frenk üzümü (kaynatılmış) kaynar suya bırakılarak elde edilen sıvı iel gargara yapılırsa ağız yaraları, diş etleri kanamaları yok olur.

Kara buğday son derece zengin besin değeri ile yüksek kalori sağlayıcı bir bitkisel üründür. İçinde dişlerin çürümesini önleyen florür vardır.

Kimyon tohumları ağızda çiğnendiğinde diş etlerini kuvvetlendirir.

Havuç dişetlerini kuvvetlendirir.

Karadut şurubunun lokal olarak uygulanması halinde düş ağrısına iyi gelmesidir.

Karanfil ağacından elde edilen yağın diş çürümelerini önleyici etkisi vardır.

Limon çiğnendiğinde diş etleri kanamasını önler.

Maydanoz diş ağrılarında etkili olur.

Mine çiçeği suyu ile gargara yapıldığında diş çürümelerini önler.

Turp dişetlerini kuvvetlendirir.

Yaban mersini diş iltihaplarına iyi gelir.

Kaynak: Hürriyet

DERİ HASTALIKLARINA FAYDALI GELEN BİTKİLER

| Etiketler: | 0 yorum |

DERİ HASTALIKLARI

Adaçayı iltihaplı yaraları ve çıbanları tedavi eder.

Andız otu (taze) kökü ezmesi çıbanların üzerine sarılırsa çabuk iyileşmesini sağlar. Andız otundan yapılan merhemler, egzamaya, kaşıntıya iyi gelir.

Ardıç dallarının ezilmesi yolu ile elde edilen suyu çıbanları ve şişlikleri tedavi eder.

Arpa unu hamur haline getirilir. Bir miktar keten tohumu ve üzerlik otu ilave edilerek karna sarılır. Çıban ve yaraları tedavi eder.

Asma çubuklarından çıkan sıvı egzamaya karşı kullanılır.

Ayçiçeği tohumlarından elde edilen merhem kurdeşen hastalığının tedavisinde kullanılır, yaraları tedavi eder.

Ayrıkotu 2 yemek kaşığı ince ve muntazam kıyılarak ¼ litre suda kaynatılıp çay gibi içilirse deri hastalıklarına iyi gelir.

Ceviz yaprak ve kabukları Kronik egzamayı tamamen yok edicidir.1/2 kg kuru ceviz yaprağı 1.5 litre suda 1 saat kaynatılır. Banyo suyuna ilave edilir. Nasırlar üzerine sürülen ceviz yağı bunların zamanla yok olmasını sağlar.

Çilek yapraklarından yapılan çay sağlık kaynağıdır. Çilek yaprağı çayı, ergenlik sivilce ve çıbanlarını da yok eder.

Ebegümeci yapraklarından çıbanlar için merhem yapılır.

Elma, uçuk (Herpes) mikrobuna karşı çok etkilidir.

Erkeç sakalından yapılan merhem deri hastalıklarına karşı kullanılır. Kaşıntıyı önler.

Frenk maydonozunu ezilerek yapılan merhem egzamayı tedavi eder.

Enginar, limon, salatalık, kereviz, kuşkonmaz ve turp deri hastalıklarına iyi gelir.

Kanarya otu ezilerek merhem haline getirilip yaraların üzerine sürülürse, yaraların çabuk kapnamasını sağlar.

Melek otunun sıkılması ile elde edilen sıvı veya kurutulup dövülerek elde edilen toz, yaraların tedavisinde kullanılır.

Havuçtan yapılan merhem uyuz hastalığına ve kaşıntılara iyi gelir. Yaraların, yanıkların ve çıbanların çabuk kapanmasını sağlar.

Kaya koruğu (taze) özsuyunda büzüştürücü etkisi olan bir madde vardır, bu nedenle yapraklarından yapılan merhem yara, yanık ve nasırların tedavisinde kullanılır.

Marul lapası kan çıbanı ve yanıkların üzerine sürülür.

Mine çiçeği suyu yara ve çıbanların üzerine sarıldığında iyileşmelerini sağlar.

DAMAR HASTALIKLARINA FAYDALI GELEN BİTKİLER

| Etiketler: | 0 yorum |

DAMAR HASTALIKLARI

Armut, damarların içinde biriken tortuları eritip, idrarla dışarı atar.

Ayçiçek yağı (soğuk preslenmiş) damar kireçlenmesine çok iyi gelir. Damar sertliği, kolestrol ve tansiyona içerdiği pektin maddesi nedeniyle iyi gelir.

Çavdar lezzetli bir ürün olup vücuda enerji verir. Damar sertliği ve dolaşım bozukluğu sorunu yaşayanlar için yararlı bir üründür.

Domates, sarımsak, limon, maydanoz, armut damar sertliği ve dolaşım bozukluklarına iyi gelir.

Greyfurt'un C vitamini yönünden zengin olmakla beraber tadı acıdır. Günde 1 tane yendiğinde atardamar tıkanmasını önleyici, tıkalı damarları açıcıdır.

Ihlamur, damar kireçlenmesi, kansızlık ve dolaşım bozukluklarına iyi gelir.

Karaturp damar sertliğine iyi gelir.

Limon damar sertliğine karşı etkilidir.

Portakal ve yeşil biber damar zayıflığına iyi gelir.

Sarımsak, soğan damar sertliğini önler.

Üzerlik otu çayı damar tıkanması gibi hallerde çok etkili olur.

ÇOCUKLAR İÇİN FAYDALI BİTKİLER

| Etiketler: | 0 yorum |

Havuç, çocuklarda bağırsak kurtlarına etkisi olur.

Ispanak çocuklara ve hastalara bol miktarda yedirilmelidir.

Kivi A, C, P vitamini açısından son derece zengin bir meyvedir ve çocuk gelişiminde son derece sağlıklı bir besindir.

Marul öz suyunda bulunan maddeler küçük çocukların göğsünü yumuşatıcı etki yapar. Öksürüklerine iyi gelir. Büyüme çağınaki çocuklara çok yararlı bir besindir.

Menekşe dövülerek vücuda sarıldığında çocuklarda görülen kızamık, kızıl ve küçük çocukların başlarında oluşan deri kabarmasına iyi gelir.

Mısır çocukların gelişiminde çok yararlı bir besindir.

Domatesi özellikle çocuklar çiğ olarak yemelidir. Bebeklere sıkılarak içirilen suyu çok yararlıdır; çünkü domates çocuklar için gerekli kalsiyum, fosfor, potasyum ve organik tuz içermektedir.

Yulaf Vücuda ısı verdiği için yazdan çok kışın tüketilir. Tiroid bezinin çalışmasını sağlar ve hızlandırır.

Toksin atıcıdır. İçerdiği vitamin ve mineraller özellikle çocuklara iyi gelir.

Kaynak: Hürriyet

CİNSEL GÜCÜ ARTTIRICI BİTKİLER

| Etiketler: | 0 yorum |

CİNSEL GÜÇSÜZLÜK

Badem, ilaç olarak cinsel güçsüzlüğe karşı kullanılır. Böyle durumlarda bir ay süreyle yemeklerden sonra yirmi adet tatlı badem yemek gerekir.

Enginar cinsel gücü arttırır, vücudu kuvvetlendirir.

Fındık, iktidarsızlığa iyi gelir.

Havuç, cinsel güçsüzlükten şikayet edenlere sıkça önerilen bir bitkidir.

İncir cinsel isteği arttırır. Bol miktarda yenilen incir iktidarsızlığa iyi gelir.

Karabiber iktidarsızlık ve cinsel hastalıkların tedavisinde kullanılır.

Kereviz iktidarsızlığa iyi gelir.

Maydanoz erkeklerde ve kadınlarda cinsel isteğ arttırır.

Salep kolay sindirilen ve cinsel gücü arttırıcı etkisi olan bir besindir.

Tere'nin cinsel istek arttırıcı etkisi vardır.

Vanilya erkeklerde ve kadınlarda cinsel isteksizliği yok eder.

Yeşil ceviz meyvelerinin kabukları kaynatılarak içildiğinde erkeklerde cinsel gücü arttırır.

Yulaf cinsel iktidarsızlık şikayetlerine etkilidir. Kış sabahları kaynatılıp lapa şeklinde yenebilir. İçine kuru yemiş ve bal katılarak besin değeri artırılır.

Kaynak: Hürriyet

CİLT HASTALIKLARI VE BAKIMI İCIN FAYDALI BİTKİLER

| Etiketler: | 0 yorum |

CİLT HASTALIKLARI VE BAKIMI

Anason tohumları'nın kaynatılmasıyla elde edilen sudan cilt bakımı için yararlanılır.

Ardıç meyveleri dallarından yapılan merhem deri üzerine sürülerek ovulursa cilt hastalıklarına iyi gelir.

Arpa unu hamur haline getirilerek yüze maske halinde sürülür. 2 saat bekletilir. Bu işlem sonucunda yüzdeki lekeleri yok olur.

Aşk otu kökü kaynatılarak elde edilen sıvı yüzdeki lekeleri yok eder.

Biberiye, merhem haline getirilerek vücuda sürülerse cildi güzelleştirir, kırışıklıkları giderir. 2 gram kurutulmuş biberiye yaprağı ve çiçeği bir tas içinde 20 dakika kaynatılarak, vücut yıkandığında güzelleştirir, pürüzsüz hale getirir.

Havuç cilt kırışıklığına iyi gelir.

Kuşkonmaz cilde canlılık verir. Bu bitki hava akımı olan havayı temizleyici etki yapar.

Çam dikeni, yumuşak dalları ve çam kozalığı ince doğranıp üzerine su dökülür. Yarım saat kaynatılarak elde edilen sıvı banyo yaparken kullanılırsa, cilt hastalıklarına iyi gelir.

İncir dallarındaki özsuyu siğil ve nasır türü oluşumların tedavisinde etkilidir.

Hıyar suyu ile yatmadan önce ellere ve yüze sürülürse cildi kırışıklıklardan koruyarak güzelleştirir. On dakika sonra tamamen yıkamak gerekir.

Huş ağacı yaprakları ezilip su ile karıştırılan yapraklarıyla banyo yapılırsa, cilt hastalıklarına iyi gelir.

Üzüm cildi güzelleştirir.

Kaynak: Hürriyet

BÖCEK SOKMA VE ISIRMALARINA İYİ GELEN BİTKİLER

| Etiketler: | 0 yorum |

BÖCEK SOKMA VE ISIRMALARI

Adaçayı yapraklarından yapılan merhem, sivrisinek, arı sokmasında acıyı dindirir, kaşıntıyı önler.

Andız otu yaprakları veya kökünün hayvan ısırma ve sokmalarında enfeksiyon oluşumunu önleyici etkileri vardır. Çok miktarda andız otu mide bulantısına neden olur.

Çalı kavağı (ezilmiş) arı sokmalarında sokulan yere sarılırsa etkili olur. Zeytinyağı ile karıştırılarak elde edilen merhem yanıklara sürülürse şifa verir.

Deve tabanı yaprakları ezilip merhem haline getirilerek yaraların, çıbanları, şişen ayakların ve böcek sokan yerlerin üzerine sarılırsa çabuk iyileşmelerini sağlar.

Maydanoz tohumlarının ve yapraklarının kaynatılması ile elde edilen saf maydanoz suyu, arı ve haşarat sokmasında, sokulan yere sürüldüğünde ağrısını geçirir.

Sarımsak rendelenmiş olarak yara, çıban ve zehirli hayvanların soktuğu bölgelere sarıldığında iyileştirici olur.

Kaynak: Hürriyet

BÖBREK RAHATSIZLIKLARINA İYİ GELEN BİTKİLER

| Etiketler: | 0 yorum |

BÖBREK RAHATSIZLIKLARINA İYİ GELEN BİTKİLER

Adaçayı bir miktar kurutulup 1 litre suda kaynatılırak içildiğinde böbrek ve mesane rahatsızlıklarına iyi gelir.

Anason tohumları toz haline getirilip, üzüm şırasına karıştırılarak içildiğinde böbrek taşlarını düşürür.

Armut, böbrekleri çalıştırır.

Arpa'nın suda kaynatılarak elde edilen sıvısı böbrek ve safrakesesi taşlarının sebebiyet verdiği ağrılara, karaciğer ve dalak hastalıklarına iyi gelir.

Aşk otu tohumları bir bardak sirke içine konup 2 saat bekletilerek içilirse böbrek, mesane ve safrakesesi taşlarını düşürür.

Ayrık otu (50gram) kökünün bir litre suda kaynatılması sonucu elde edilen ilaç böbrek taşlarını ve idrar yollarındaki kumu düşürür.

Andız otu üzüm şırasının içinde bir ay bekletilip içilirse böbrek, mesane ve safra kesesi taşlarının oluşumunu önler.

Aşk otu gövdesi böbrek ve mesane rahatsızlıklarına iyi gelir. Çok miktarda alınan aşk otu böbrekleri yorabilir. Böbrek rahatsızlığı çekenlerin aşk otundan yapılan ilaçları kullanmamaları tavsiye edilir.

Biberiye çayı, mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir. Safra kesesi salgısını çoğaltır.

Domates, pırasa, armut ve üzüm safra ve böbrek taşlarına iyi gelir. Domates, sıcak aylarda bol miktarda yenilirse, böbrek ve kan dolaşımını rahatlatır. Domatesten tam olarak yararlabilmek için daima çiğ yemelidir.

Hint safranı kökü ve çalısı kaynatılarak içildiğinde karaciğer ve safrakesesi rahatsızlıklarını giderir.

Huş ağacı yapraklarından yapılan çay, böbrek tembelliğini ve vücudun su tutmasını önler.

Kabak böbrek ve mesane iltihaplarına iyi gelir ve idrar sökücü etki yapar.

Lavanta çiçeği böbrekleri temizler.

Meyan kökü böbrek ve idrar yollarındaki taşları düşürür.

Mürver ağacı kabuklarından yapılan çay, böbrek iltihaplarına iyi gelir.

Nohut böbrek kumlarını temizler.

Şeftali yapraklarından yapılan çay uzun süre içilince böbrek ve safra taşlarına iyi gelir.

Turp böbreklerdeki mikropları öldürür.

Üzüm, elma, kavun, kereviz ve karahindiba böbrek hastalıklarına iyi gelir.

Yabani armut (ahlat) mesane içinde mevcut olan taşları bakterilere dönüştürerek zamanla yok olmalarını sağlar.

BOĞAZ RAHATSIZLIKLARINA İYİ GELEN BİTKİLER

| Etiketler: | 0 yorum |

BOĞAZ RAHATSIZLIKLARI

Adaçayı iyi bir baharat ve antibiyotiktir. Bal ve sirke ilave edilerek içilirse, boğaz ağrılarına karşı etkili olur.

Ahududu çiçeğini kaynatarak yapılan ılık su banyosu, bademcik iltihaplarına iyi gelir.

Ayva'nın suda bekletilmesi ile elde edilen şurupla gargara yapılırsa boğaz ilhitaplarına iyi gelir.

Kara duttan yapılan şurup ağız ve boğaz iltihaplarını geçirir.

Gül yaprakları ile yapılan çayla gargara yapmak boğaz iltihaplarında çok etkili olur.

Hintyağı boğaz ağrısı hallerinde 20 gram içilip bir gün de oruç tutulursa şikayet konusu olan durumlar geçer.

Ihlamur, sarmısak, frenk üzümü, dut boğaz ağrılarına iyi gelir.

İncir sütle birlikte pişirilerek yenilirse nezleyi ve boğaz ağrılarını giderir. Göğsü yumuşatır.

Kara kafes gargara yapıldığında, boğaz iltihabı ve anjine etkili olur.

Kızıl yaprak kaynatılarak gargara yapıldığında boğaz iltihaplarını yok eder. Buruna çekildiğinde nezleyi geçirir.

Limon suyu boğaz hastalıklarına ve bademcik rahatsızlıklarına iyi gelir.

Melek otu kaynatılarak gargara yapıldığında boğaz yaralarını tedavi eder.

Menekşe yapraklarından yapılan çay bronşit, boğaz ve göğüs iltihaplarına çok iyi gelir.

Mine çiçeği suyu ile gargara yapıldığında boğaz iltihaplarını giderir.

Mürver ağacı çiçeklerinden yapılan çay ağızda gargara yapıldığında bademcik iltihaplarını önler.

Yabanmersini boğaz hastalıklarına iyi gelir.
Kaynak: Hürriyet

BAŞ AĞRISINA İYİ GELEN BİTKİLER

| Etiketler: | 0 yorum |

Anason tohumları yakılarak dumanı solunursa baş ağrısını giderir.

Ardıç'ın rendelenmiş meyveleri sirke içine koyup bekletildikten sonra bir bezle alınıp üzerine sarılırsa baş ağrılarını giderir.

Ayçiçek yağı içilmez ama gargara olarak kullanıldığında uykusuzluk, kronik baş ağrısı ve asabiyete iyi gelir.

Ihlamur çayı çiçeklerinden elde edilen ıhlamur ruhu baş ağrısını keser.

Karabiber tarçınla karıştırılarak kullanılırsa baş ağrısını giderici etki yapar. Ihlamurla kaynatılınca da sancı kesici etkisi vardır.

Limon suyu bir su bardağı kahve içine sıkılıp içilirse baş ağrısına etkili olur.

Muzun içindeki magnezyum baş ağrısı ve kramplara karşı etkili olur.
Kaynak: Hurriyet

Nane çayı ve üzerlik otu baş ağrılarına iyi gelir.

BAGIRSAK HASTALIĞINA HANGİ BİTKİ FAYDALI GELİR

| Etiketler: | 0 yorum |

Anason çayı hazımı kolaylaştırır ve bağırsak gazlarını yok eder.

Ardıç meyveleri bağırsak gazlarını önler.

Armut, bağırsakları yumuşatır.

Asma çubuklarından çıkan sıvı bağırsak kanamalarına karşı kullanılır. Bazı yerlerde bu sıvı göz damlası olarak da kullanılır.

Ayva bağırsağı kuvvetlendirir.

Bamya sindirim sistemini düzenler, bağırsakları yumuşatarak kabızlığı önler.

Biberiye çayı, mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir. Safra kesesi salgısını çoğaltır.

Bira mayası hazımsızlık ve bağırsak zorluklarına karşı etkilidir. Ayrıca bağırsaklarda çürüyen besinlerin oluşturduğu zehirli maddeleri zararsız hale getirir. Bağırsak iltihabına, iyi gelir. İki üç kahve kaşığı bira mayası bir bardak suya karıştırılarak günlük olarak tüketilebilir.

Fasulye'nin bağırsak temizleyici niteliği bulunur.

Havuç tohumlarından yapılan şurup, mide ve bağırsak gazlarını, kanamalarını ve iltihaplarını önler.

Isırgan otu özü metobolizma rahatsızlıklarının yanı sıra bağırsak, mesane, böbrek, dalak hastalıklarına iyi gelir.

Kabak çekirdeği bağırsak kurtlarını düşürücü, zehirli olmayan önemli bir tedavi maddesidir. Büyüklerin 700 gram, küçüklerin ise 400 gram kabak çekirdeğini aç karnına yemeleri gerekmektedir. Ayrıca; çekirdekleri yedikten 2-3 saat sonra bir çay bardağı hint yağı içmek istenen sonuç açısından etkilidir.

Kavun bağırsakları yumuşatır.

Kekik bağırsak parazitlerine iyi gelir.

Kimyon, karın ağrısına, mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir.

Lahana çiğ olarak yenildiğinde sindirim sistemi rahatsızlıklarına, bağırsak tıkanıklığına, bağırsak tembelliğine, bağırsak kurtlarına iyi gelir.

Lavanta çiçeği çayı bağırsak gazlarını yok eder.

Melisa bağırsak ağrılarına çok iyi gelir.

Nar kabuğu bağırsak kurtları ve solucanları düşürücü etki yapar.

Nohut bağırsakları yumuşatır.

Salep bağırsak tembelliğine iyi gelir.

Semizotu bağırsakları yumuşatır.

Tarçın ağacı yapraklarından ve kabuklarından elde edilen tarçın yağı bağırsakları düzenler. Hazmı kolaylaştırır, ağrıları dindirir, mide kramplarını giderir.

Tarhunotu, limon, elma, incir domates Bağırsak enfeksiyonlarına iyi gelir.

ASTIM HASTALIĞINA HANGİ BİTKİ FAYDALI GELİR

| Etiketler: | 0 yorum |

ASTIM HASTALIGINA HANGI BITKI FAYDALI GELIR
Andız otu kökü ezilip balla karıştırılarak yenirse astıma çok iyi gelir.

Çam filizi (75 gram) akşamdan bir litre su içine bırakılıp sabahleyin kaynatılarak on dakika dinlendirildikten sonra balla karıştırılarak günde iki kahve fincanı içilirse, astıma çok iyi gelir. Sıcak içilmelidir.

Deve tabanının suda kaynatılıp, buharının solunması astıma ve her türlü nefes darlığına iyi gelir.

Maydanoz tohumlarının ve yapraklarının kaynatılması ile elde edilen saf maydanoz suyu astıma iyi gelir.

Nar, havuç ve soğan astıma iyi gelir.
Kaynak: Hurriyet

BASURA HANGİ BİTKİ FAYDALI GELİR

| Etiketler: | 0 yorum |

Acı marul yapraklarından ve kökünden yapılan çay, basurdan şikayeti olanlara fayda sağlar.

Andız otu basur tedavisinde etkilidir.

Kabak'ın basura olumlu etkileri vardır. Karpuz ve üzüm basura iyi gelir.

At kestanesi (bir kilo) küçük parçalara doğranarak pişirilir ve suyu ile temizlenilirse basuru önler.

Ebegümeci yapraklarından basur için merhem yapılır.

Meşe kabuğu tozu basur tedavisinde etkilidir.

Kaynak: Hurriyet

AKCİĞER HASTALIKLARINA HANGİ BİTKİ İYİ GELİR

| Etiketler: | 0 yorum |

BİTKİLERİN FAYDALARI
AKCİĞER HASTALIKLARINA HANGİ BİTKİ İYİ GELİR
Andız otu kökü ezilip balla karıştırılarak yenirse akciğer kanamasına çok iyi gelir.

Üzüm şırasının içinde bir ay bekletilen andız otu akciğer rahatsızlıkları ve vereme iyi gelir.


Hıyar suyu akciğer rahatsızlıklarına iyi gelir.


Melek otu akciğeri kuvvetledirir.

Şalgam akciğer bronşların temizlenmesine yardımcı olur.


Tarçın ağacı akciğerleri kuvvetlendirir.
Kaynak: Hurriyet

HAMİLELİKTE TİROİT HASTALIĞI

| Etiketler: | 0 yorum |

Tiroit bezi fonksiyonlarındaki aksaklıkların hamilelik sürecinde fark edilmemesinin, düşük riskine, doğacak çocukta zeka geriliğine neden olabileceği ve kimi durumlarda anne adayının hayatını tehlikeye sokabileceği belirtildi.

Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Şatıroğlu, hamileliğin kimi anne adayları için rutin kontroller ve hekim desteğiyle tehlikesiz ve huzurlu bir şekilde atlatılacak bir dönem, kronik rahatsızlıkları olan anne adayları ve doğacak bebek içinse temkinli yaklaşılması gereken bir süreç olduğunu söyledi.

Özellikle tiroit bezi fonksiyonlarındaki aksaklıkların hamilelik sürecinde fark edilmemesinin hem anne adayı hem bebek açısından ciddi sağlık problemlerine yol açabileceği uyarısında bulunan Şatıroğlu, tedavi edilmeyen tiroit hastalıklarının doğacak çocukta zeka geriliğine neden olabileceğine dikkati çekti. Şatıroğlu, “Hamilelik sürecinde yaşanan tiroit hastalıkları, bebekte zeka geriliğine, düşüğe ve anne karnında ölüme neden olabilir hatta anne adayının hayatını riske sokabilir” dedi.

“HİPOTİROİDİ, BEBEĞİN GELİŞİMİNİ ETKİLİYOR”
Şatıroğlu, hamilelik sürecinde tedavi edilmeyen “hipotiroidi” nin (yetersiz tiroit salgılama), doğacak bebekte ciddi komplikasyonlara neden olabileceğini söyledi.Bebeğin, hamileliğin birinci yarısında sağlıklı gelişebilmesi için anneden plasenta yolu ile tiroit hormonu alması gerektiğini ifade eden Şatıroğlu, annedeki tiroit azlığı sebebiyle bebeğin ihtiyaç duyduğu tiroidi alamadığını belirtti.Şatıroğlu, hamileliğin ikinci 3 aylık döneminde bebeğin beyin gelişiminin başladığını belirterek, “Bu nedenle ikinci 3 aylık dönemde oluşan hipotiroidi, çocuğun beyninde geri dönüşümsüz bozukluklara neden olur. Gebeliğin ikinci yarısında annedeki tiroit hormon azlığı çocuğun IQ'sunun normale göre düşük olmasına, tedavi edilmeyen hamilelerde ise çocuğun IQ'sunun normalden çok daha düşük olmasına yol açar. Tedavi edilen vakalarda ise çocuğun IQ'su normaldir” dedi.

“HİPERTİROİDİ, DÜŞÜK RİSKİNİ ARTIRIYOR”
Hamile bir kadında tiroit hormonlarının aşırı düzeyde üretilmesinin “hipertiroidi” olarak adlandırıldığını belirten Şatıroğlu, her bin gebeliğin 1-2'sinde hipertiroidinin görülebildiğini söyledi.Şatıroğlu, hastalık hamileliğin erken evresinde ortaya çıkarsa bebeğin anne karnında ölümü, düşük ya da bebekte gelişme geriliğinin görülebileceğine işaret ederek, “Hastalık, hamileliğin son aylarında ortaya çıkarsa bebekten ziyade annenin hayatı tehlikeye girer” diye konuştu.Şatıroğlu, bu hastalığı taşıyan kadınların adet periyotlarının da düzensiz olabileceğini ve gebe kalmada sıkıntı yaşayabileceklerini söyledi. Hipertiroidi hastası olan anne adaylarına uygulanabilecek tedavi yöntemlerinin zor olduğunu belirten Şatıroğlu, şunları kaydetti:“Bu tür hastalara genellikle ameliyat yapılmaz. Bunun nedeni yüksek tiroit hormonları varlığında anestezi vermenin çok riskli olmasıdır. Ayrıca bu hastalarda radyoaktif iyot (RAI) tedavisi de kesinlikle uygulanmaz. Kullanılabilen tiroit karşıtı ilaçlar ise çok etkili olmaz ve de bebek üzerine zararlı etkileri olur. Zehirli guatrı hafif düzeyde olan hamilelerde pasif takip yani ilaçsız yakın takip yapılabilir ve gerektiğinde ilaçla müdahale edilebilir.”Şatıroğlu, çarpıntı, terleme, kilo kaybı ve boğazda şişliğin hipertiroidinin en önemli belirtileri olduğunu ifade ederek, anne adaylarının bu gibi durumlarda vakit kaybetmeden doktora gitmeleri gerektiğini söyledi.

“TİROİT TESTLERİ YAPILMALI”
Hamilelik öncesi tiroit fonksiyonlarının kontrolünün yapılması gerektiğini vurgulayan Şatıroğlu, doğuma yakın dönemde tiroit fonksiyon testlerinden serbest T3, serbest T4 ve TSH'la birlikte tiroit antikorları denilen Anti TPO ve Anti Tg değerlerine bakılması gerektiğini söyledi.Şatıroğlu, tiroit sorunuyla karşılaşan gebenin ihtiyaç duyduğu tiroidi ilaç tedavisi ile karşılayabileceğini belirterek, doğum sonrasında da annenin kontrollere devam etmesi ve tedaviyi sürdürmesi gerektiğini dile getirdi.Normal yollarla çocuklarının olmadığı gerekçesiyle tüp bebek merkezlerine başvuran hastaların ilk olarak tiroit fonksiyonlarının gözden geçirildiğini ifade eden Şatıroğlu, “Tüp bebek tedavisinde başarı oranını yükseltmek için anne adayının tiroit fonksiyonlarını normal değerlerde tutmak önemli. Bozuk tiroit fonksiyonu tüp bebek tedavisini başarısızlıkla sonuçlandırabilir” uyarısında bulundu.Şatıroğlu, tiroit rahatsızlığı olan anne adaylarının hamile kalmaya karar vermeden önce mutlaka tedavi sürecinden geçmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: hurriyet.com.tr